Adalete dair çokça kelimelerin sarf edildiği, politik havanın yargı nezdinde sokağı soluduğu ancak herkes için adalete giden yolu açamadığı kısa soluklu bir dönemden geçtik. Herkes için adalet, bugün en çokta gençliğin hesabını sormak adına ortak mücadele hattına işaret ettiği Suruç katliamının 2. yılında anlam taşıyor.
20 Temmuz 2015’te bölgede yaşanan yıkımın en büyük yüklerini taşıyanlara, çocuklara oyuncak ve insani yardım götürmek için Suruç’a ulaşan Türkiye’nin dört bir yanından yola çıkan SGDF’ninAmara Kültür Merkezi’nde yaptıkları basın açıklaması esnasında aralarında patlayan bomba ve bu katliamın mesulü, yine bölgede yaşanan savaşın birincil sorumlusu yalnızca IŞİD olmamakla beraber, çetelere kapılarını açan ve yargı sürecini başlatmak bir yana dursun ilk günden bu yana destekçisi olan AKP iktidarıdır aynı zamanda. Bu sebepledir ki üzerinden geçen 2 yıl boyunca iktidarın sağladığı tek süreç 1 kişinin tutukluluğu, dönemin Suruç Emniyet Müdürüne taksitli para cezası(!)ve dava dosyasının gizliliği, ardından gelen çetelerin düzenlediği canlı bomba katliamlarının aldığı yüzlerce can. Bu ‘’bilanço’’ direkt olarak iktidarın süreç yönetimiyle doğru orantılı olduğu gibi bugün bu katliamın mesullerinden hesap sormakiçin sokağa ortak iradesini koyanlara dönük saldırılarda ‘’emrin’’ tek elden çıktığının şahitliğini yapıyor.
‘’33 gencin ölümünü hazırlayanlar mı, yoksa hesabının sorulmasına dair adalet şiarını sahiplenen mi suçludur’’ sorunda suçluyu bulmak elbette zor değil iken bugün iktidar suç anlamlarını eğriltip en nihayetinde bir Suruç gazisi ile IŞİD’liyi aynı hücreye koyarak alçakça içini boşaltmak istediği gençliğin taleplerini ve toplumsal muhalefetin eksenini daraltmaya çalışıyor. Ancak biz bu kirli ittifakı çok iyi tanıyoruz.AKP-IŞİD işbirliği ile gerçekleşen bu katliamın, 33 ’’düş yolcusu’’ gencin ölümünün failleri, aynı fikriyatın zikriyatı üniversite kampüslerinde, mahallelerde ayan beyan yer alırken, kilit soru şuydu; gençlik iktidar destekli eli kanlı cihadist çetelere ne denli tavır alacaktı? Bu sorunun yanıtını işte bu kirli ittifakın karşısında yaşam alanlarını savunurken açığa çıktı. Kampüslerde eli satırlı çetelere üniversite yönetimleri gözü kapalı alan açarken bizler gençliğin dinamikleri beraber bizim olanlar için dövüşmeyi, tavır alışı tereddütsüz yaratmışken bugün Suruç’un hesabını da beraber dövüştüğümüz alanlardan beraber soracağımız hesapların en tabii sonucu olarak görüyoruz. 33’lerin düşleriyle çıktıkları yolda onların düşlerini yarım bırakmayacağız. Suruç için adaletin herkes için adalet olduğu bakidir ve kampüslerimizde, mahallelerimizde, sokaklarımızda en güçlü mevzilerimiz gençliğin dayanışma pratiğidir. Ve bu yüzden Suruç’un hesabını sormak adaletin asıl adıdır.