Umut Yazıları

Hande Özkan yazdı: Yol ayrımındaki kadın; kadın ve politika

Başlangıç ve bitiş noktalarının pek de netleşemediği manidar bir yol tarifi bu. Ancak tam da ortasından notlar çıkarırken sanki başından yazıyormuşçasına illüzyonların beynimizi daimi olarak tırmaladığı, netliklerin ise recm edilircesine taşlandığı yoldan sesleniyoruz yolun sonuna. Yolda yürüyen kadınların çıplak ayaklarında çakıl taşları göz göz yer edinirken bir veba gibi insan bilincini hasta hale getiren ‘’iktidar gücü’’ ile olan güç savaşım işte bu yol ayrımının tüm gerekçelerini teşhir eder nitelikte. Eğer ki asıl savaşınız haritayı çizenlerleyse ve siz o haritayı yırtıp yeni bir haritayı haberdar ediyorsanız yol ayrımına hoş geldiniz.Pek tabii yol teşbihini açmakta ayrımın bir yıkım yeni bir harita çizmenin ise gücün temel formülasyonu olduğu iktidardan sıyrılmış bir hattın inşasıdır.

Gücü ele alırken;toplumsal yapının ve kolektif yapının ortaya çıkaracağı her türlü ideolojik, sosyal, ekonomik, sınıfsal, cinsel yönleriyle irdelemek gerekir. Güç kavramını bu haliyleçoğunluğun emeğine azınlık tarafından el konulmasına yani sınıflı toplumların oluşmasına kadarda irdeleyebilecekken bu noktada parantezi kapatmak yani bu sınıfsal yapının belirgin ittifakının, ataerkinin iş bölümlerine kadar uzandığı cinsel sömürü politikasında belirleyici durumunu görmek gerekir. Bugünkü haliyle iş bölümlerine patriyarka çerçevesinde şekil veren durumun temellerini atan da tam olarak mülkiyetin egemen kimselerin yönetsel boyutuna kadar uzanır yani bir yanıyla burjuva iktidarının devlet gücünün erk yapısını incelemekte daha kolay hale gelir.İktidar ise burjuva demokrasisinin görüngüde kimsenin olmayan ama herkesin olan, sistemin tüm kurumlarında ayrı ayrı ifadesini bulan ama tüm kurumların üzerinde yer alan ‘’dev tüzel kişisi’’ devlet, yönetme tekelini elinde bulundurmasıyla birlikte kadının üst yapı içerisindeki rolüne yazının başında bahsi geçen çakıl taşlarını serpmiş oluyor. Aslında bu kabaca iki tarif; iktidar ve güç, kadının politika üretmesinde ki engebenin tarifi. Yani iş bölümünü fiziki kapasiteyle belirginleştiren patriyarka gücün karşılığını da bununla beraber tarifleyerek kadını polikanın dışına itmiş iktidar kavramının tüm yönetsel boyutunu erkeklere ithaf etmiştir. Ve yine yazının başına dönecek olursak kadınların çakıl taşlı yolda savaşını verdiği iktidar gücünün de erkek egemen ideolojinin tüm organlarında konumlanışına karşı verdiği savaşımın kaynağıdır. Ayrım ise burada anlam kazanıyor, güçten beslenen politika ve erk iktidarın yörüngesinden çıkma eğilimine işaret ediyor.

Bugün burjuva literatüründe bir toplamın dışında politika üretmenin mümkün olmayacağının propagandası, politikanın siyaseti doğalında ekonomiyi belirlediği için yapılırken bu toplam yine kapitalizmin ittifakı patriyarkadan doğru gelir ki bu da politikanın erkekler tarafından yön verildiğini açığa çıkarır ve kadın sadece belli koşullarda o yapının biblosu olur. Bu da kadının yaşam içi konumlanışıdır. İş bölümünde kadının konumlanışı üretimin görünmeyen yanıyla ya da pasifleştirilen fiziki koşullarıyla değerlendirilir ki bu da tüm dengelerin erkekler tarafından belirlendiğinin göstergesidir. Çünkü ‘’Politikanın dışına itilmek’’ çok hassas ve ince bir çizgi olduğu kadar yaşamsal önem taşır. Ve ne kadar bu tariflemeyi boşaltacak bir durumdur ki yalnızca burjuvazinin erk politikasını belirlemekle kalmıyor, kapitalizmin reddiyle hat çizen pek çok yapı içerisinde de kadın politikanın üretilmesinde ki rollerden soyutlanıyor, dışına itiliyor. Çeşitli yollarla politikanın dışına itilirken bugün sistemin kadını üretimden tecrit etmesi aynı zamanda siyasi hava içerisinde de tecridine tekabül ediyor. Bugün baskıcı erk iktidarın ‘’bu koşullarda’’ politika üreten kadınları tutsak etmesi ve işkence mahiyetinde ki hapishane koşullarını kadınlara dayatması da bunun sonucudur. Sadece muhalefetin bir parçası olmak değil aynı zamanda kadın kimliğine sahip olmak çifte sömürüye karşı verdiğimiz mücadelenin erkek egemen düzen tarafından saldırılarını da ağırlaştırıyor.

Tüm bunlarla birlikte kadının kendine yabancılaşması bu yolun devamlılığıdır, bu yoldan ayrılık ise bilincin yeniden örgütlenmesi ve var olan patriyarkanın alttan üste tüm yapılarıyla verilecek olan mücadeledir. İktidar gücü, erkliğin temel biçimi olduğu gibi kadının politika üretmesinde zor aygıt halini alır ki bu da kadının olmadığı yerde kendini yeniden yeniden üretmesidir. Ancak politikadan tecride, yaşamdan tecride karşın kadınların iradesi, alenen kadın kimliğine saldırıya karşın alenen direnişi, güç kavramına yeniden anlam katmaktır. Gücün fiziki kapasiteden değil boyun eğmeyen iradeden geldiğinin bütünlüklü karşılığıdır. Ve buradayız… Erkek yargının erkek adaletine, erk iktidarın tekeline aldığı politikayı kadının üretmesine engel koyduğu her yerde sözümüz var ve bizler sözümüzü eylemimize katarak varız. Buradayız.

 

Paylaşın