Emek - Sermaye

Dr. Benan Koyuncu: Nuriye ve Semih tutsakken, hasta mahremiyeti ilkelerine uyulmadı –Umut Gazetesi Özel

15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ile birlikte, çıkarılan KHK’lar nedeniyle yüz bini aşkın kişi işinden ihraç edildi. İhraç edilenler arasında yer alan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça ile Esra Özakça, işlerine geri dönme talebiyle açlık grevi yapıyor. Açlık grevinin süresi Nuriye ve Semih için 277 güne, Esra için ise 203 güne ulaştı. Sürecin başından itibaren, üçünün de sağlık durumlarının takibini Ankara Tabip Odası doktorları üstlenmiş durumda. Biz de Nuriye ve Semih’in açlık grevinin 275, Esra’nın ise 201. gününde, doktorları Dr. Benan Koyuncu ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Umut Gazetesi: Nuriye ve Semih tutsakken, muayenelerini veya sağlık kontrollerini yapabildiniz mi?

Dr. Benan Koyuncu: Hapishane dönemi boyunca Semih’i bir kez, Nuriye’yi ise iki kez görebildik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Nuriye ve Semih için “Kendi doktorları tarafından muayene olabilir.” şeklinde bir karar almıştı. Bu karar sayesinde, hem Nuriye’yi hem de Semih’i Sincan Cezaevi’nde ziyaret edebildik. Nuriye’yi ayrıca Ankara Numune Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’ne geçtiği dönemde, yine aynı karar doğrultusunda Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yaptığımız başvuru sonucunda ziyaret ettik. Ama iki görüşme süresi boyunca da, Nuriye ve Semih’i yalnız görme imkânımız olmadı. Hasta mahremiyeti koşullarına riayet edilmediği için tam teşekküllü bir muayene yapamadık.

Hapishane şartlarında muayene koşulları nasıl olmalıydı?

Nuriye ve Semih bilindiği üzere açlık grevi yapıyorlardı, halen de devam ediyorlar. Dolayısıyla açlık grevi yapan bir kişinin hemen hemen her gün kendi seçtikleri bir hekim tarafından, kendi onamları doğrultusunda muayene olmaları gerekmektedir. Aldıkları sıvı, tuz, vitamin ve şeker oranının bu hekim tarafından gözetim altında olması gerekmektedir. Sorumlu hekim, her muayene öncesinde var olan riskler konusunda grevdeki kişiyi bilgilendirmeli, onayını aldıktan sonra ise muayene aşamasına geçmelidir.

Havuz medyasında Nuriye, Semih ve Esra için kirli bir propaganda var. Örneğin, Engin Ardıç birkaç gün önceki köşesinde, çirkin ve alaycı ifadelerle, açlık grevindeki bir kişinin 270 gün yaşayamayacağını yazdı. Açlık grevinin belli bir süresi var mıdır? Bu süre neye göre değişmektedir?

Geçmiş tarihlerde açlık grevi yapanları B1 vitamini ve tuz almadıkları için dramatik bir hızda kaybetmiştik. Bu şekildeki ani ve hızlı kayıpların en önemli nedeni, B1 vitamini eksikliği sonrasında gelişen Wernicke-Korsakoff sendromuydu. B1 vitamini yani Thiamin, sinir hücrelerinin glukoz yani şeker kullanabilmesi için en önemli aracı vitamindir. Beynin tek kullandığı hammaddenin glukoz olduğunu düşünürsek, B1’in yaşam süresini nasıl bu kadar uzatabildiğini de anlamak kolaylaşır. Aynı zamanda geçmiş deneyimler, bizlere su, tuz ve şeker dengesi konusunda ne kadar da dikkatli olmamız gerektiğini acı bir biçimde göstermiştir. Nuriye, Semih ve Esra tüm bu tecrübelerin ışığında açlık grevine başlayıp devam ettiler.

Nuriye ve Semih’in tahliye edilmesi, onların sağlığına nasıl etkide bulundu?

En önemlisi sevdiklerinin yanındalar ve moral açısından çok yüksek seviyedeler. Daha hijyenik koşullarda greve devam ediyorlar. Bizler de sağlık durumlarını daha iyi değerlendirme imkânına sahip olduk. Aldıkları su, tuz, şeker ve vitamin oranını ayarlamamız daha kolay oldu. Hiç güneş görmüyorlardı; özellikle Nuriye son aylarda hep bodrum katındaki mahkûm koğuşundaydı. Sürekli lamba ışığı altında kalmak zorundaydı. Çamaşır, temizlik gibi günlük yaşam gereksinimlerine ulaşmakta birtakım zorluklar vardı. Bu olumsuz tablo ortadan kalkmış oldu.

Açlık grevindeki bir eylemciye nasıl davranılması gerektiği konusunda üzerinde ortaklaşılmış bir yaklaşım var mıdır?

İki tane bildirge var. Malta ve Cenevre bildirgeleri bu konuda aydınlatıcıdır. Biz de tüm etik değerlere sadık şekilde, bu iki bildirge ışığında, izlemlerimize devam ediyoruz.

Nuriye, Semih ve Esra’nın hep yanında olan biri olarak bu süreç hakkında ne söylemek istersiniz?

Nuriye ve Semih tutuklandıktan birkaç gün sonra, tutuklama nedenini öğrenebildik. Neden olarak Tekel ve Gezi gibi eylemleri yeniden başlatma iddiası gösterilmişti. Ben, bir hekim olarak hem TEKEL’de hem de Gezi’de yer aldım. Bu iki eylemde milyonlarca kişi yer aldı. Bizim tarihimiz açısından da gurur duyulacak bir yere geldiler ve asla suç unsuru sayılamazlar. Sonrasında mahkeme süreci başladı. İtirafçılar getirildi. Her bir itiraf avukatlar tarafından çürütüldü. Bunu bütün dünya duydu. Ben inanıyorum ki, aklında küçücük bir kuşku olan kişi dahi, artık Nuriye ve Semih hakkında hiçbir olumsuz düşünce beslemiyor. Nuriye ve Semih tüm toplumun vicdanında hep tertemizdi ve öyle olmaya da devam ediyorlar. Ben de onların hekimi olarak bir an önce işlerine geri dönmelerini bekliyorum.

Paylaşın