Slider, Umut Yazıları

Yeni yayın döneminde merhaba – Editörya

2025 yılına hızlı ve mücadele dolu bir giriş yaptık. Sizleri bu yeni yılda Umut gazetesinin yeni bir yayın dönemine girdiği ve bu temelde düzenlemeler yaptığını bildirerek en devrimci duygularla selamlıyoruz.

Dünya kapitalizmi büyük bir kriz içerisindedir. Var olan krizi ancak savaşlar ve hegemonya mücadelesini daha da derinleştirerek aşacağını düşünen emperyalist kapitalist sistem içine girdiği çatışma süreçleriyle dünya halklarının geleceğini tehdit etmektedir.

Dünyanın birçok coğrafyasında emperyalist yayılmacılık güçlenirken bunun karşısında yoksul halklara ve emekçi sınıflara dönük baskılar daha da derinleşmektedir. Dünya işçi sınıfının tarihsel kazanımları emperyalist kapitalist sistem tarafından parça parça yağmalanmakta ve sınıfının var olan örgütlü zeminleri dağıtılmaya çalışılmaktadır.

Ukrayna’da yaşanan NATO-Rusya çatışması her an bir dünya savaşına dönüşme riskini taşımaktadır. Bu yönüyle 3. Savaş konjonktürü içinde bulunduğumuz gerçeğini doğru kavramak gerekmektedir. Rusya’nın Ukrayna’daki meşguliyeti, Ortadoğu’da var olan yoğunlaşmasını zayıflatmış durumdadır.  Suriye’de Esad rejiminin tasfiye edilmesi bu durumun yarattığı bir ön alamama sonucu yaratmıştır.

Esad rejiminin yıkılmasından en kazançlı çıkan, Siyonist İsrail devleti olmuştur. Esad gibi bir düşmandan kurtulup aynı zamanda süreci fırsata çevirip Suriye devletinin bütün askeri alt yapısını yok etmiştir. Yine Suriye topraklarında bir bölgeyi işgal edip kendisi için tampon bölge yapmıştır. Faşist Erdoğan rejimi bütün bu süreçte aktif bir şekilde görev almış Rusya ve müttefiklerini Astana sürecinde oylayarak İdlip’te bulunan selefi çetelerin iktidara taşınmasında önemli bir payende olmuştur.

SMO (Suriye Milli Ordusu) çeteleri üzerinden Rojava Devrimi topraklarına dönük saldırılar başlatarak, Özerk yönetimi tasfiye etmek için bütün imkanlarını seferber etmektedir. Burada amaç Kürt halkının Güneyden sonra Batı Kürdistan’da elde edeceği bir statünün önünü almak ve askeri zor kullanarak bunu engellemektedir.

Yine Bakur Kürdistan’da ve Türkiye’de DEM Partili belediyelere dönük olarak kayyum saldırılarıyla el koyma pratiği hayata geçirilmektedir. Siyasetçiler tutuklanmakta, gazeteciler hapishaneye atılmakta ve Kürt özgürlük hareketi tasfiye ile tehdit edilmektedir.

Devlet Bahçeli tarafından dillendirilen ve aynı zamanda Erdoğan tarafından desteklenen süreçte dillendirilen söylemler özel savaş propagandası niteliğindedir. Kürt özgürlük mücadelesinin ve Kürt halkının ortaya çıkan yeni konjonktürde elde ettiği kazanımları engelleme yönünde bir içerik taşıdığı toplumsal muhalefet saflarında her geçen gün daha güçlenmektedir.

Türkiye toplumu derin bir yoksullaşma süreci yaşamaktadır. İşçi sınıfının aldığı ücret ve yaşam şartları her geçen gün daha da kötüleşmektedir. Birbirinden bağımsız bir şekilde ortaya çıkan işçi direnişleri esasen böylesi bir süreçte faşist sömürü düzenine karşı işçi sınıfının kendiliğinden tepkisinin ifadesidir.
 İşçilerin örgütlenmesi ve direniş süreçlerine girmesi toplumsal muhalefetin içinde bulunduğu atalet ve sıkışmışlığa karşı pozitif anlamda önemli bir etkiye sahip olacaktır.

Kadın kurtuluş mücadelesi, AKP-MHP iktidarının kendisine düşman gördüğü en önemli temel dinamiklerden birini oluşturuyor. Patriyarkal kapitalist saldırıların yanı sıra faşizmin kurmaya çalıştığı muhafazakar toplum hayatı, ekonomik kriz, artan erkek şiddeti ve devlet saldırıları karşısında kadın kurtuluş mücadelesi önemli bir direniş hattı oluşturuyor. Kadın kurtuluş mücadelesi ve LGBTİQ+lara karşı açıktan saldıran iktidar sokakta dirayetini sürdüren kadın isyanını kadın düşmanı yasaları, aile politikaları, yargı mekanizmaları ve kendi propagandasıyla açık hedef haline getirmeye çalışıyor.

Devrimci siyaset açısından zor bir döneme giriyoruz. Devrimcilikte ısrarın ve örgütlü mücadele etmenin dinamik zeminlerinin her geçen gün daha da kazandıracağı bir döneme giriyoruz. Bu temelde devrimcilikte ve devrimci mücadele de ısrar etmeliyiz. Faşizmin saldırıları karşısında boyun eğmeyen ve düzen içine hapsolmamış bir devrimciliği ısrarla kararlı bir şekilde savunmak bizlerin tarihsel görevidir.

Bütün bu tarihsel sürecin biriktirdiği devrimci sorumluluğuyla devrimcilik iddiasını coğrafyamızın farklı alanlarında sürdüren bütün yoldaşlara selam olsun. Bundan sonra daha sık görüşmek dileğiyle… devrimci selam ve saygılar

Paylaşın