Gündem

DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk: İşkence ve tecrit politikalarınızı kabul etmiyoruz!

DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk; Ekranları başında bizleri izleyen halklarımızı ve hapishanelerden bizleri izleyen genç yaşta suça bulaştırılmış insanları saygıyla selamlıyorum çünkü ben bugün onlar üzerine konuşmak, onlarla ilgili buradaki yanlış uygulamaları konuşmak istiyorum.

Halkta ne zaman bir cezasızlık politikasına karşı tepki oluşsa AKP bir yargı paketiyle geliyor. “Yargı paketi” dediğim şey, bir toplama, torba, çuval artık ne dersek, dipsiz bir kuyu ve orada cezaları artırıyor. Cezasızlık politikası artırılmış ceza değildir, suçun önlenmesidir, suçun engellenmesidir ve ayrıca örnek verelim: Kadın katliamlarında biz “Yasada yazan suç verilmiyor, ceza verilmiyor, kadın katilleri kollanıyor.” diyoruz. “Cezasızlık politikası” dediğimiz o katillere, faillere gereken cezanın verilmemesi. Çocuk istismarında failler salıveriliyor yani hak ettikleri cezayı almıyorlar. Bunlar yasada varken pratikte yok, cezasızlık politikası budur. Cezasızlık suça uygun cezanın verilmemesidir.

Siz istediğiniz kadar cezaları artırın, bu, cezasızlık politikasını ortadan kaldırmayacak çünkü bu yargı mekanizması erkeği kollar, bu yargı mekanizması işçiyi katleden patronu kollar, bu yargı mekanizması torba tutandan önce o uyuşturucuyu bu ülkeye sokanı kollar. Sonra da biz Avrupa’da, Balkanlarda lüks hayatlar yaşayan mafyalardan akıl dinleriz. Bir hapishane hayatı düşünün, bu yargı paketlerini getirenler bir gün kalamaz orada. 16 kişilik koğuşta 43 kişi kalıyor, tuvalet önünde yatıyor yaşı en küçük olan. Koğuş ağasının sözünü dinlemek zorunda, onun ayağının altını silmek zorunda. Neden? Canını korumak zorunda. Siz 43 kişi yatırdığınız bir yerde, en ufak suçtan girmiş bir gencin tekrar bir çeteye dâhil olmasını nasıl engelleyeceksiniz? Bunun adı ezber değil beyefendi. Biz o hapishanelere gidiyoruz, o adlilerle de görüşüyoruz, siyasilerle de görüşüyoruz, o tecrit işkencesini biliyoruz, görüyoruz. Ve unutmayın, biz bu Meclise gelirken “Yolumuz ölüm de olabilir, hapishane de olabilir.” diye geldik. Kendi geleceğimizi gördüğümüz o yerlerde işkencelerinizi kabul etmiyoruz; işkence politikanızı, tecrit politikanızı kabul etmiyoruz. Değil hastaneye, revire gidemeyen o tutsakların hakkını konuşmaya geldik. Siz cezasızlık değil, hakkaniyetsiz ceza politikası yüzünden o gençlerin çetelere girmesini, bağımlı olmasını, ölmesini sağlıyorsunuz; sonra da “ezber” diyorsunuz. Ezber değil, hayat bizim konuştuğumuz, gelecek bizim konuştuğumuz.

Üretecek, yaşayacak, umut edecek gençler neden suç işlemeyi tercih eder? Suç işlemeyi tercih etmez çünkü zorunda kalır. 28.075 kuruştur suç işlemenin bedeli. Bu paraya mecbur bıraktığınız, bunun altına çalışmak zorunda bıraktığınız; sigortasız, güvencesiz çalıştırdığınız; iş yerlerinde, MESEM’lerde katliamlara uğrattığınız genç elbette suç ağının eline düşer. Biz ezberi konuşmuyoruz, içinden geldiğimiz mahalleden konuşuyoruz, yaşadığımız yerden konuşuyoruz. Fakir mahalle, varoş, bizim evimiz, gezdiğimiz yer değil, oradan çıktık, buraya geldik, oraya döneceğiz. Oralar üzerinden var ettiğiniz iktidarla kavga ediyoruz. Onları suçlu edip kendinizi aklayamazsınız, ak pak olamazsınız. Adınız AK PARTİ, o gençlerin suça sürüklenmesiyle aklanıyorsunuz, diyerek sözlerini bitirdi.

Paylaşın