Gündem, Slider

Devrimci Parti “Devrimci Mücadelede Ölümsüzleşenleri” Andı

Devrimci Parti, Genel Merkezi’nde “Ölümsüzler’i” anmak için bir program gerçekleştirdi. Anmaya Devrim Şehitlerinin aileleri, yoldaşları ve Devrimci kurumlar katılım gösterdi.

Açılış konuşması ve saygı duruşu ile başlayan anma programı, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren’in yaptığı konuşma ile devam etti.

Öneren’in yaptığı konuşma;

Değerli dostlarım, yoldaşlarım, mücadele arkadaşlarım ve kendi bedenlerini halkların özgürlük gücü haline getirerek yaşamlarını ortaya koyan ölümsüzlerimizin değerli aileleri hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Hepimiz daha özgür bir dünyaya uyanalım diye onlar en öne çıktılar, en önde yürüdüler, en önde dövüştüler. Onları minnetle anıyorum. Bildiğiniz gibi bende kardeşim Sabit Torun’u bu onurlu yürüyüşte yıllar önce toprağa verdim.  Halen yeni kardeşlerimizi, evlatlarımızı toprağa vermeye devam ediyoruz. İktidar gücü her dönem yöneliyor devrimcilere dar ağaçlarında, baskınlarda, zindanlarda, faili meçhul yöntemlerle son vermek istiyor direnişe, direnenlere.  Ve bizim coğrafyamızda on yıllardır süren bu sınıf savaşımında, kaç kez “bitirdik” dediler, kaç kez “yok ettik” dediler de yeniden dikildik zalimin karşısına. “Kaç kez bittiler, bitecekler dediler de, devrimciler bir damla acıdan doğdu.” diyordu Ulaş Bayraktaroğlu.  Tıpkı ismi gibi, kaç kez doğdu Ulaşlar bu topraklarda, kaç kez kavgaya önder oldular. İşte bugün bir Ulaş’ ı daha anıyoruz. Ve emin olun tıpkı onun dediği gibi bir damla acıdan binlerce Ulaş daha doğacak bu topraklarda. Ulaşmak için eşitliğe, ulaşmak için özgürlüğe kaç Ulaş daha döneminin karanlığı yırtıp adını tarihe önder yazdıracak. Yaşayanlar görecek Ulaşlar ve yol arkadaşları ve siper yoldaşları, zaferin adı olacak.

Değerli dostlarım. İki yıl oldu. Türkiye sokaklarından, direnişlerinden tanıdığımız ve devrimcilik sınırlarımızı aşarak, sürdürdüğü devrimci savaşta göğü fethe çıkan Ulaş’ı kaybedeli iki yıl oldu. Onun şahsında, ona yoldaş olan, yol arkadaşı olan ve hemen hemen hepsi ile mücadelenin bir döneminde yoldaşlık yapmanın onurunu bize bırakan 16 komünarcıyıda özlemle anıyor, tüm devrimcilere bıraktıkları onuru taşımaya söz veriyoruz. 

Onların yaşamlarını size anlatmayacağım. zaten onlar kendilerini yürüyüşleri ile bize anlattılar. Bazen hiçbir şey söylemediler, pratikleri ile gösterdiler, bazen son mektuplarından dinledik değiştirme cürretlerini, bazen bir duyurudan okuduk, “Diz çökerek yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ettiklerini”. Yaşları gençti. Kısacık mücadele tarihlerine sığdırdılar. Birbirinin ardından gitmeyi, kendinden öncekinin bayrağını daha yukarıda omuzlamayı. Çoğu yıllarca arkadaşlık yapmışlardı birbirlerine özgürlük yürüyüşünde büyük yoldaş oldular. Kendime hatırlatıyorum sık sık. Yaşları küçüktü bizlere göre, buna rağmen büyük tarihsel yükler yüklendiler. İşte bunda aranacak anlama işaret etmek istiyorum sizlere.

Devrim hamalıyım diyordu Ulaş Bayraktaroğlu kendine tarif ederken.  Devrim Hamalı. Yani Türkiye Devriminin sorunlarını, çözüm yollarını yüklemişti sırtına. Bir yol yapmaya çalışıyordu o ve yoldaşları. Verili hiç duruma teslim olmuyorlardı, onu hep aşmayı ileriye sıçratmayı düşünüyordu, öyle de yaşıyordu. Kendi deyimleri ile 90 sonrası “mağduriyet” solculuğu şeklinde gelişen düşük düzey solculuğun kendini tekrar etmekten başka bir değişim sağlayamayacağına inanıyorlardı. Savunmaya kilitlenmiş ve hep kendini koruma üzerine siyaset geliştiren baskın damarın reddedilmesine onun parçalanmasına inanıyorlardı. Ve yeni bir tarzı siyasetle bunun hem teorisine, hem pratiğine öncülük etti. Partimizin de kuruluş mayasında düşük düzey solculuğun reddiyesi vardır. Onun öncülümüz olan SDP döneminde ortaya koyduğu militan meşru mücadele pratiği, bugün partimizin ruhundadır. 

Birleşik mücadeleye ve Kürt halkıyla stratejik ittifakı lafzi tarihten çıkararak, güncel pratik haline getirdiler. Siper yoldaşlığına güç verdiler. Onların bu yürüyüşü, bugünden bakınca nasıl yakıcı bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. AKP-MHP Faşist blokunu durdurmak için her zamankinden daha yüksek söylemek gerekirse onu yok edecek ve bu coğrafyadan söküp atacak yegane güç birleşik devrimci bir merkezin inşasıdır. Partimiz her zeminde dostlarına bu çağrıyı yinelemekte ve bu pratiğe uygun davranmaktadır. Yine onlar bu günleri çok önceden ifade ettiler olağanüstü süreçler yaşanacağını buna ancak olağanüstü mücadeleyle yanıt verileceğini gördüler, söylediler. Öyle de yaptılar. Barbar İŞID çetelerine karşı savaştılar. AKP sömürgeciliğine karşı savaştılar. İşçi ve kadın düşmanlarına karşı savaştılar. Tarihin seyircisi, yorumcusu değil, onun dönüştürücüsü oldular. Ancak tarihin seyrine müdahale edenler, onun akışını değiştirenler ölümsüz olurlar. Çünkü mesele artık onların bedenleri değil, fikirleridir açtıkları yoldur. Ne mutlu ki bize bu gericilik yıllarında, solda bilinç çarpılması yaşandığı bu günlerde, mücadelemize rehber oldular, ezilenlere umut oldular. Onları tek tek tanımanın onuruna nail oldum.

Değerli dostlarım, son olarak Ulaşın ve komünarcı ölümsüzlerin şahsında, Denizleri, Mahirleri, İboları, Bayramları, Nubarları bir kez daha selamlıyorum. Alkışlayalım onları Bedoyu, Azizi, Mahiri, Hüseyin’i, Görkem’i, İbrahim’i, Barış’ı, Yusuf’u, Cenk’i, Muzaffer’i alkışlayalım onları. Ama en çokta Kadın özgürlük mücadelesinde, patriyarkaya karşı cürretlerimiz olan Eylemi alkışlayalım, Asiyeyi, Özgeyi alkışlayalım, kadınların kurtuluş mücadelesini alkışlayalım. 

Biz kazanacağız

Genel Başkandan Sonra Devrimci Partili Kadınlar bir konuşma gerçekleştirdiler.

Kadınlar adına yapılan konuşmanın metni;

MOR BAYRAĞIMIZ HİÇ DÜŞMEYECEK!

Her yeni güne uyandığımızda tekrar tekrar pekiştiriyoruz, anıyoruz, anlatıyoruz; Mor bayrağımız yere düşmeyecek! Çünkü “kadınlar kirpiğiniz yere düşmesin” diyen Çilem Doğan’ın öz-savunma bilinciyle erkek-devlet şiddetine diz çökmedik. “Kadınlar birbirinizi sevin” sözlerini mücadele arkadaşımız, yoldaşımız, kız kardeşimiz Sultan Seçik’ten hep işittik. Sözleri hala kulaklarımızda.

Erkek-devlet şiddeti her gün hayatımızı tehdit ederken, bedenlerimiz teşhir edilip cani erkeklerle “aile içinde olur öyle şeyler” ile barıştırılmaya çalışılırken, erkeklerin yürüttüğü savaş kadınlara tecavüz ve katliam olarak dönerken susacağımız zannedilemezdi. Türkiye sokaklarından Rojava topraklarına her kesimden kadının serhildanı erkek-devlet şiddetini yerle bir edecek kadın iradesini var etti. Kadınlar evlerinden mahallelerine
sokaklardan cephelere kendi öz gücünü yaratarak partiyarkal kapitalizme mor bayraklarını kaldırdılar. Her biri farklı kesimden olsa da onları bir araya getiren ve hala bir arada tutan bir şey vardı; kadınların kurtuluşu için partiyarkaya,kapitalizme,faşizme karşı ortak mücadele.  Dünyanın dört bir yanından kadının cevap olduğu bu yaşam çağrısı Rojava topraklarında IŞİD’in katliamlarına karşı savaşta gerçekleşti. Şimdi kadınların birleşik devrim ruhuyla dört bir yana yayılıyor.

Türkiyeli Devrimci Kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı mor bayrağı en önde ve ilk sıralarda  kaldıranlardan. Gerek Ortadoğu’da emperyalist müdahalelere karşı Rojava ve Suriye’de gerekse de faşizme ve erkek egemenliğe karşı Türkiye’de kadın enternasyonalizminin eylem ve akıl gücünü oluşturdular. Bu güç, yılları alan mücadele sürecinde sayısız değer ve kazanım yarattı. Bu değer ve kazanımlar için bedeller ödendi. 

Binlerce kadın Türkiye’de faşizmin hapishanelerinde tutsak edildi, kız kardeşlerimiz partiyarkal kapitalizme karşı mücadelede ölümsüzleşti. Ölümsüzleşen kadınlar kendilerinden sonrakilere kadın devriminin ruhunu, erkek-devlet şiddetine başkalarının adresini emanet etti.  Ölümsüzleşen Türkiyeli Devrimci Kadınlar Türkiye ‘deki kadınlara yol oldu ve yol olmaya devam ediyor.

“Hayallerimiz yüzlerindedir
sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda
dururlar gerçeğimize en yakın ve
en uzak”

Heval, Eylem, Özge, Asiye…
Kadınların özgürlük mücadelelerinin rehberi olarak ölümsüzlüğe yürüdüler. Erkek- devlet şiddetine karşı kadınların  savunmasızlığını reddederek kadınların kurtuluşunun savaş gücünü önce kendi zihinlerinde sonra da yaşamlarında var ettiler.
Kadın enternasyonalizminin varlığını herkesten önce herkes için kendi varlıklarıyla bütünleştirip yaşamlarını bu amaçla sürdürdüler.
Her biri ayrı ayrı gücümüze güç katan gücümüzü var eden iradelerimizdir.  Onlar anlatmanın zorluğu içinde, onlarsız kalmamanın bilinciyle erkek-devlete birkez de burdan yoldaşlarımızın ailelerimizin önünde  ilan ediyoruz; iradeleri irademiz, yaşamları rehberimiz, amaçları manifestomuzdur!

Heval Yeşilgöz, erkek-devlet şiddetinin bombardımanlarında son nefesine kadar kadının kadın olma bilinciyle üzerine yürüdü haksızlıkların. “Arkadaşlar iyidir, dostlar güzeldir” dedi.
Arkadaşlarının, kız kardeşlerinin aklında hep fedakarlığıyla kaldı. Fedakarlığını bir kez daha bedenini kadınların özgürlük mücadelesine feda ederek zihnimize işledi. Ölümsüzlüğü geride kalan kadınların öz-savunma bilinci oldu.

Eylem Ataş, Çukurova’nın yörük kadını… Kadınların yaşamında bir ömürlük his ve 101 günlük sabırsız, yorgunluk bilmez direniş. Kendi olarak, kadın olarak Eylem… Kadın devriminin Cemresi. Yaşamı boyunca amacı kadınların eşit ve özgür yaşayabileceği bir yerküreydi. Onun bu amaç uğruna döktüğü alın teri hala sokaklarda sıralarda, varoş, dar mahalle sokaklarında. Eylem, Türkiye’den Rojava topraklarına alın teri ile kadınların kurtuluş mücadelesinin emek gücü oldu.

Özge Bali, Çukurova sokaklarındaerkek egemenliğe meydan okuyan Rojava topraklarında IŞİD çetelerine geçit vermeyen ruhuyla iradeleşen, rehberleşen kız kardeşimiz. Kendi kurtuluşunu kadınların kurtuluşunda görerek teslim olmayan Mirabeller’in mirasını bugün kendi yaşamıyla
pekiştirdi. Yalnızca sözüyle değil inancıyla, iradesiyle, bilinciyle partiyarkal kapitalizmin karşısına dikilen kadının devriminin İdil’i … Savaşa karşı kadın savaşçı, erkek egemen zihniyete karşı kadın bilinci… Mücadelemiz teslim olmayan iradesi üzerinden yükseliyor. Kadın mücadele tarihinde hiçbir zaman unutulmayacak, hep yaşayacak bir kadın.

Asiye Özlahlan, Yani Zahide Roza Suk… Evlere sığmayan sokaklara taşan, sokaklardan cephelere akan devrim inancımız. Kadın bilinciyle erkek egemenliğe her mevziden savaş açan özgürlük ruhu… Lise sıralarında başlayan Rojava topraklarında süren mücadelesinde yılgınlık ve kararsızlığa meydan okuyarak kadınların cesareti oldu. İradesi cesaretimizin öncülüdür!

Heval, Eylem, Özge, Asiye… Göğü fethe çıkan kadınlar.. Her gün erkek-Devlet şiddetinin sarmalında yüzleri, sözleri, yaşamları direniş olan kadınlar. Kadınların birleşik devrim ruhu onların iradelerinden yükseliyor. Mor bayrak yükseliyor. Kadın enternasyonalizmi sınırları aşıyor. Sınır tanımayan kadınlar mücadelemizin rehberi oluyor.
Erkek-Devlet şiddetine karşı; Vardık, Varız, Varolacağız!
Yaşamını kadınların kurtuluşuna adayanların anıları önünde saygıyla…
Ve selam olsun sınır tanımayan kadınlara!



Ardından Dev-Güç’ten bir temsilci gençlik adına bir konuşma yaptı.

Dev-Güç konuşma metni;

Yorulmamak üzere yola çıkanların, devrim için dövüşüp sonsuzluğa uğurlananların, ölmeyip ölümsüzleşenlerin anıları yüreğimizdedir.

Zafer gücümüzün taşları 2014 Kasımında gençliğin atılımıyla döşenmiştir. Yoldaşlarımız, gençlik önderlerimiz özgürlük gücünün ilk kuşak neferleridir. Neferler, ölümsüzlük nedir öğretenlerdir. Onlar bu dünyada isimsiz ilk kahramandan , şimdilerde isimleri yüreklere kazınanlara kadar süregelen mücadelenin önderleridir. Devrimci savaşın yolunu komün gücüyle özgürlüğe, özgürlük gücüyle zafere dönüştürmenin; saçıyla, tırnağıyla, elleriyle, yürekleriyle somut örnekleridir.

Onlar kendi öznelliklerinde, kitabi bilgi olmaya yüz tutmak üzere raflara kaldırılmış 71 kopuşunun zincirlerini, diplerden yeniden yeryüzüne çıkaranlardır. Devrimci kopuşlar genelde kişilerle ifade edilmektedir. Ancak tek tek yoldaşlar kopuşun yalnızca taşıyıcısıdır. Kopuşun taşıyıcısı olan özneleri mümkün kılan sınıfsal belirleme ilişkisini içerisinde barındırmalarıdır. Onlar, yaşamı ve ölümleri ile doğru olanı örgütleyenlerdir.
Savaşta tüfek genç olanların da omzundadır. Aziz,, Mahir, Bedo, Eylem Ayşe Deniz, Cenk, Yusufbaş, Heval, Kalafat ve diğerleri… Alınları tertemiz, yürekleri genç, cesaretleri kocaman dağlar gibidir. Bu savaş sınıflar savaşıdır. Temiz ile kirli olanın en net ayrımıdır. Siyah ile beyazın en net ayrımıdır. Doğru ile yanlışın en net ayrımıdır. Kapitalizme ve faşizme işte böyle karşı konulur. Devrim de ısrar tam olarak budur. Devrimci tam olarak budur. Devrimci önderlerimiz gençlik mücadelemizin dinamizmini herkesin gözü önünde pratikleriyle sergilemişlerdir. Günümüz Denizleri, Mahirleri, İboları, Adalıları, Hasan Ocakları, Jaleleri, Meryemleri onlardır.

2014 Atılımı genç yaşında önderleşenlerin faşizme karşı nefreti ve öfkesidir. Sadece sınıfına, halkına ve özgücüne inananlar zaferi görebileceklerdir. Gençliğin Devrimci Güçleri ölümsüzleşenlerin ışığında, gösterdikleri yolda birleşik devrim cephesinin gençlik dinamizmini örgütleyecektir. Kanlar beraber karışıyorsa toprağa, açlıkta da berabersek zaferde de beraber olacağız. Faşizmden hesabı soracağız, yoldaşlarımızın adlarını herkese, her yere ve her şeye kazıyacağız.

Devrim ve sosyalizm kavgasında ölümsüzleşenlerimiz, sizi çok seviyoruz!

Zafer yakında!

Bu konuşmalar ardından Ölümsüzlerin Aileleri söz alarak evlatlarının mücadelesinin devamcısı olduklarını ve salonda bulunan çocuklarının yoldaşlarının kavgasının her daim yanında olacaklarını ifade ettiler.

Anmaya katılan kurumlar Söz alarak mesajlarını ilettiler.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)

Ulaş, 71 kopuş kuşağının devamcısıdır. Ulaş tutkulu ve inançlı bir devrimciydi. Her dokunduğuna iz bırakan bir yoldaşımızdı. Ulaş yeni bir devrimci kuşak yaratmıştır. Ölümsüzleşen Tüm Komünarları saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

Devrimci Gençlik Dernekleri

Onları insan bir kez yaşar bir kez olur sözüyle anmak istiyorum. Şehitlerimizin bedenleri bir depremdir, bir fırtınadır. Bu fırtınayı yaratanları saygı ile selamlıyorum.

Devrimci Anarşist Faaliyet

Onların mücadelesi mücadelemizdir. Yakin zamanda ölümsüzleşen Lorenzo’nun sözüyle “her fırtına tek bir damla ile başlar” Rojava’da şehit düşenler bizim için fırtına öncesi ilk damlalardır. Onları saygı ve sevgiliyle selamlıyorum.

Yeni Demokrat Gençlik

Ülkemizde devrimci çizginin tasfiye edilmeye çalışıldığı bu süreçte, onların direnci bizi ayakta tutuyor. Onların bayrağı ellerimizde. Yaşatılan bu bilinç bulanıklığı dönemini onların inancıyla, onların mücadele tarzıyla aşabiliriz.

Sosyalist Meclisler Federasyonu-Sosyalist Öğrenci Hareketi

Biz onları Mahir Çayan’dan, Deniz’den, İbrahim Kaypakkaya’dan tanıyoruz. Onların cürretini kuşanacağız. Bizler SMF ve SÖH olarak güneşe uğurladıklarımızı saygıyla selamlıyoruz.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF)

Biz artık sözün tükendiği zamandayız. Yoldaşlarımızın da sözü eylem olmuştur. bundan sonra yaşam ölçütümüz onların çizgisidir. Onlar bizim en iyilerimizi içimizden alıyorlar. Andığımız yoldaşlar Suruç un hesabını sormak için Rakka’ya gittiler. 10 ekimden sonra hesap sordular. Birleşik mücadele bizleri güçlü kılacaktır. Ailelerimiz bizlere güvensin onların izinden yürümeye devam edeceğiz.

Alınteri Dergisi

Son dönem ölümsüzleşen yoldaşlar, mücadele zeminimizin kurucu kuşağıdır, öncü kuşağıdır. Geçmişten getirdiğimiz birikimleri sırtlamışlardır. Bu yüzyılın devrimciliğinin çizgisi çizmişlerdir. Bu birikimi geliştirip zenginleştirmek bizim görevimizdir. Onları saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)

Yönetenlerin yönetemediği bir süreçte faşizme karşı Aziz’ler gibi Eylem gibi Ulaş gibi en önde atılmamız gerekiyor. Afrin direnişinde şehit düşen yoldaşlarımız gibi Taylan Demircioğlu gibi kavgayı en öne taşıyacağız.

Mahir Arpaçay in annesi
Mahir, Hz Hüseyin gibi yezidlere karşı savaşta şehit düşmek isterdi. Mahir günümüz Yezid’ine Muaviye’ye karşı savaşta şehit düşmüştür. Çocuklarımız bizim onurumuzdur.

Anma Ölümsüzlerin Annelerinin Anneler Günü kutlaması ile son buldu.



Ölümsüzlerinin Annelerine Çiçekler Verildi

Paylaşın