Gündem

Devrimci Parti : Bu “Koridor” barışın değil, faşizmin taşlarıyla döşelidir.

Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Murat Pircan, gazetemize Fırat’ın doğusuna yönelik işgal girişimini değerlendirdi.

AKP-MHP iktidar bloğunun Fırat’ın doğusuna yönelik işgal hazırlığı ileri bir aşamaya geçti. İktidar ve yandaş medya tarafından her gün “an meselesi” olarak lanse edilen askeri hazırlığın gerçek nedenleri ve sonuçları toplumdan saklanarak “güvenlik-barış” kavramlarına gizlenmiş sömürgeciliğin taşları döşeniyor. “Barış”, “demokrasi” ve “güvenlik” kavramları ne zaman iktidarların dilinde bir gerekçeye dönüşmüşse, orada halklara acı ve gözyaşından başka bir sonuç çıkmamıştır. ABD’nin Ortadoğu’ya uçaktan “demokrasi” ihracı, Türkiye’nin Kıbrıs’a “barış harekâtı”, Afrin’de süngüleri kamufle eden “zeytindalı” ve sayamadığımız onlarcası bölgede yaşayan halklarakatliamdan, on yıllarca süren vahşetten başka bir şey getirmemiştir. 

Bu “koridor” barışın değil, Faşizmin taşlarıyla döşelidir.  

Tüm gerçekliği ile söyleyecek olursak, Fırat’ın doğusunda yer alan bölge halkları Kürtler, Türkmenler, Araplar  yani tüm toplum, herkesin vahşetinden kaçtığı dönemlerde IŞİD çetelerine karşı zafer kazandılar. Aksi durumda bugün Manisa ya da Sinop’ ta yaşayanların da iliklerine kadar IŞİD uygulamalarını hissedeceği başka bir gerçekliği yaşıyor olabilirdik. Aksi takdirde Suruç, 10 Ekim Ankara, Atatürk Havalimanı, Yılbaşı gecesi İstanbul, IŞİD’in elindeki iki Türk askerinin ateşe verilmesi, Türkiye toplumunun yaşadığı başlangıçlar olurdu. Rojava halkları ve Türkiyeli devrimciler canlarını tüm halkların özgürlüğü için ortaya koydu. Şimdi iktidar, o halkların, yani Kürtlerin orada kendilerini diğer halklarla birlikte yönetmesinin, Türk halkına yönelik “tehlike” içerdiğini iddia ediyor. MİT Müsteşarı’nın “gerekirse o taraftan Türkiye’ye üç beş füze attırırım” ses kayıtlarının ortada kol gezdiği ülkemizde, Suriye’den Türkiye’ ye 3-5 füze atıldı denilerek işgale hazırlanılıyor. 

Suriye topraklarında katliam yapan çeteleri silahlandıran AKP, MİT’in Suriye topraklarındaki faaliyetleri, çetelerin Kilis’te, Hatay’da beslenerek Suriye’de savaştırılması, AKP’nin, IŞİD ile ortak faaliyetleri, Suriye halklarına ait petrolü çeteler eli çalarak ülke topraklarında akaryakıt kaçakçılığı yapması göstermektedir ki; AKP bölge halklarının barışına yönelik en büyük tehlikedir. AKP savaş suçlusudur ve bu suçlarına Türkiye halklarını, emekçilerini de ortak etmeye çalışmaktadır. Biz bu yalanları defalarca ABD’nin “nükleer silah” senaryolarında yaşadık. Bu hazırlığın tek gerekçesi vardır: AKP-MHP iktidarı kendi yönetememe krizini, suçlarını, yoksulluğun nedenlerini gizlemek, saray hayatlarını terk etmemek için halkları birbiri ile savaştırmak, bölgenin kaynaklarından nemalanmak. Çünkü saray ve avanesi doymuyor. Türkiyeli emekçilerin, işçilerin, halkın yoksullaşmasının nedeni haramilerin saltanatıdır. İktidar bunu gizlemek için “milli güvenlik tehlikesi” yaratarak paranın bombaya savaşa gittiğini ifade ediyor. Türkiye halkları AKP’nin bu işgal girişiminde daha çok yoksullaşacak. Üstelik sadece ekmeğini değil, masum bir halkın topraklarına girerek, onu katleden ve sömürgeleştiren bir utanç belgesini de tarihen boynumuza asacak. Saray ve ailesinin çıkarları dışında bu savaştan tek bir insanın dahi çıkarı yok. Sarayın saltanatı için ölmek ya da öldürmek zorunda bırakılan halklar bu savaşı durdurabilir.

Hemen şimdi Türkiye halkları bu savaşı sokakta durdurabilir

AKP’nin savaş ve işgal girişimleri “kınayarak” veya“protestoculukla” durdurulamaz. Türkiye halkları Irak’ın işgaline ortak olmaya çalışan AKP’yi 2003 1 Mart’ındasokakta durdurdu. “An meselesi” denilen şey basit bir haber jeneriği değil, “an meselesi” denilen şey bir gecede binlerce insanın katledilmesi demek. Bu kadar acil, bu kadar hayati bir durumla karşı karşıyayız. Bütün güçler bu savaşa ortak olmadığını sokakta birleşerek meydanlarda haykırmalı ve iktidarın bu girişimini gayri-meşru ilan etmelidir. Partimiz,HDP’ ye, sendikalara, inanç topluluklarına, bütün savaş karşıtı güçlere sesleniyor. Milyonlarla meydanlara çıkalım. Saray odalarında alınan işgal kararlarını, başkentin sokaklarında durduralım.

Bu savaş hazırlıkları Türkiyeli sosyalistler, komünistler için yeni bir sınavdır 

Bir ülkenin devrimcileri, kendi ülke egemenlerinin kirli savaşlarına, işgal girişimlerine açık tutum aldığı, bunu durdurmak için militan mücadele ettiği ya da halkların birliğini kurarak, savaş iktidarlarını yıktığı ölçüde tarihi rollerini oynarlar. Türkiye devrimci hareketi Kobane ve Afrin’de bu yolu açtı. Ağır bedeller ödedi, ancak Türkiye sosyalist hareketi kendi egemenlerine yedeklenen anlayışına karşı yeni Mahirler, Denizler, İbolar yaratarak tarihin akışına yön verdi. Şimdi Fırat’ın doğusuna yönelik işgal girişimine karşı tutum çok önemlidir. Ne dediğin değil, ortalık yangın yeri olduğunda ne yaptığın önemlidir. Ya temiz elbiselerini kirletmeden akıl verenlerden olacaksınız ya da yangının ortasında bir yol yapmaya çalışanlardan. Komünistler, sosyalistler, devrimciler için amasız fakatsız bu kadar açık bir sınav söz konusudur. Bu sınava güçlü yanıt olmak, Türkiye emekçi sınıflara savaşın gerçekliğini taşımak, savaş, sömürü ve sömürge iktidarını alaşağı etmek için parçalı yapıları birleştirmek tarihi önemdedir. Kapitalist devlet aygıtını “devrimci yöntemlerle” aşmayı programına koymuş ve tüm pratiğini bugünden, bunun inşasına adamış Türkiye devrimci hareketinin, birleşik bir merkez oluşturması bu karmaşık süreçlere öncülük edebilmesinin anahtarıdır.

Paylaşın