Umut Yazıları

Ajandalar, anotomy of colors ve Av.Durakoğlu – Devrim Ali Avcu

Bana üç yeni vergi, saraya hereke halısı, baroya renk geldi. Memleket tam bir cümbüş. Her farklı rengin silinmeye çalışıldığı günlerde, İstanbul Barosu ajandalar ile renklenmiş. Kapış kapış giden baro logolu ajandalar tükenmeden yetişin. Üstelik renk tercihinde kararsız kalırsanız. Kişiye ve cinsiyete göre de renk önermek bizzat başkanın işi. “Laf aramızda kalsın -Lila- bu renk kadın meslektaşlarıma daha çok yakışıyor”. “Dükkan sizin yabancımısınız”. Malum “Burası İstanbul Barosu” …

Ajandanın her rengini yaptırmış da başkan, acaba bu sesslizliğinin rengi ne? Mesela siyaha beyaz dokununca gri oluyor da, suya sabuna dokunmayınca hangi renk olunuyor? Ya da suya sabuna dokunmayınca hangi renk kalıyor ellerimizde.

Renkler ve renklerin insanlarda uyandırdıkları hislere, renklerin anotomisine önem veren birisiyim, belli ki sizde öylesiniz. Renklerden, kime hangi renk yakışacağından da anlıyorsunuz. Renklerin sadece matbaada ki boya kodları olmadığını, nesnelerin ışığı yansıtmadaki moleküler kabiliyeti nedeni ile oluştuğunu bilirsiniz. Sadece fiziğin kuralı olmaktan çıkan renkler, insanın sosyo-psikolijik dünyasından siyasete ve mesleklere kadar sembolleşmiştir. Örneğin ışığı soğuran siyah kötülüğün rengi sayılırken, meslek gereği giydiğiniz cüppenin siyah olmasının Roma’da, Almanya’ da, Fransa’ da, İngiltere’ de başka başka tarihsel anlamlar taşıdığını bilmekteyiz. Bir anekdot geçelim, mesleğin tarafsızlığını sembol etmesi için yani adaletin dışında başka bir kavram taşımaması adına cüppede siyah tercih edildiği düşünülürken, başka bir tarihsel örnek olan Almanya’da avukatlara cübbe zorunluluğu getiren 1726 tarihli kararnamede ‘Biz düzenlemekteyiz ki avukatlar dizlerini kapayacak uzunlukta siyah manto giymelidirler. Böylece bu dolandırıcılar uzaktan tanınır ve onlardan korunmak mümkün olur.’ ifadeleri yer alır. Yani avukatlar için siyah cüppe bir yerde tarafsızlığı ifade ederken, başka bir toplumsal dönemde “dolandırıcı” görülen bu mesleği teşhir etmek için kullanılır. Başka bir örnek daha; IŞİD’ de siyah giyinir, tüm güçleri ile bir yaşamın üstüne karanlık gibi çökmek için. Dünyanın tüm ışığını soğurarark tekleştirmek için.

Gördüğünüz gibi ajandalarınız kadar, mekanların da, siyasetinde renkleri vardır. F tipleri beyazdır mesela, yatanlar bilir “beyaz terör” diye anılır. Meslektaşınız Selçuk Kozağaçlı kızıldır mesela, bu renginden dolayı o Soma’da, Ermenek’ de işçilerin yanında mazlumu savunurken, siz “tarafsız” olarak baro başkanısınız. Sahi meslektaşınız sayın Selçuk Kozağaçlı şu an nerede, onun ajandasını hangi renk ayırdınız? Mesela sizin barodan değil ama, Tahir Elçi geldi aklıma, 4 ayaklı minarenin altında halen güneş gibi duruyor. Güneşin coğrafyasında sarı yakışırdı ona.

Bu arada konumuz renklerdi ama belki yoğunluktan takip edememiş olabilirsiniz. Hukukun üstünlüğü ilkesi sarayda görücüye çıkmış hereke halısı gibi çiğnenirken, yoğun ajanda mesailerinizin arasında, avukatlar mesleklerinden dolayı gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. 23 Baro ortak imza ile açıklama yaptı , malum temsil ettiğiniz şubenin ismi yok, olsun siz meşguliyetinizden duymamışsınızdır. Çok iş yükünüz var belli ki, siz 43 bin avukat üyenin ajandalarını renklerine göre tasnif ederken, “uluslararası tehlikede ki avukatlar günü” 6 yıl sonra yeniden Türkiye’ de ki avukatlara atfedildi. 23 baro ortak açıklamada “Ve herkes bilsin ki; avukatlar, güç odaklarına tapınanlar ve onların emir ve talimatlarından çıkmayan kem söz sahiplerine inat, haklar ve özgürlükler mücadelesinden, bağımsız yargı idealinden, demokrasi talebinden, meslektaşlarına sahip çıkmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Avukatları teslim almayı, vazgeçirmeyi ve susturmayı asla ve asla başaramayacaksınız.” dedi. Belli ki bunlar ajanda sever avukatlardan değil.

Renklerin dünyasına geri dönersek sayın Durakoğlu, seçildiğinizde “Bu çizgi, özellikle Türkiye’de yaşanan siyasal konjonktür itibariyle bize yaşatılanlara yaptığımız direnmenin ifadesidir.” demiştiniz. Direnişten anladığınız bu ise, kaygılanmayın bu çizgide durdukça daha çok seçilirsiniz. Başkanlığınızda meslektaşlarınıza 2023 ajandalarını da sizin elinizden almak nasip olur. Bu arada sosyal medyada, ajanda pazarlama tekniklerinizi izlerken, Yılmaz Özdil’in “Mustafa Kemal 1881 adet” kitabını anımsadım. “Tükenmeden alın.”

Tükeniyorsunuz farkındamısınız, suskunluğunuzla, seyirci kalışınızla, tükeniyorsunuz. Kendinize hangi renk ajanda aldığınızı yazmamışsınız. Beyazdır diye tahmin ediyorum, ya da kulağınız, gözünüz bu kadar kapalıyken meslektaşlarınızın uğradığı adaletsizliklere, sayfalarına hiç bir tarihsel not düşülmeyecek kadar beyaz bırakacağınızı düşünüyorum.

Konumuz renkler dünyasında beyaza geldi. Beyaz barışın rengi bilindiği gibi, başka bir durumunda sembolüdür. Sahi beyaz demişken, sayın Durakoğlu, teslimiyetin, tükenmişliğin rengi neydi ?

Paylaşın