Doğan Adalı, Emek - Sermaye, Umut Yazıları, YAZARLAR

İşsizlik, Yoksulluk, Depresyon Değil Kapitalizm Öldürüyor! – Doğan Adalı

Dünyanın içine girdiği küresel ekonomik (siyasi de) kriz derinleşerek devam ediyor. Türkiye kapitalistleri de bu ekonomik krizden alabildiğine etkilendiler ve hala bir çıkış yolu bulamadılar. Daha doğrusu buldukları çıkış yolu her zaman ki klasik yol olan, krizin faturasını işçilere, emekçilere ödetmek ve savaş çığlıkları ile muhalefeti bastırmak oldu. Son yıllarda ise bu çığlıklara yayılmacılık hayalleri de eklendi. Bu günlerde artan işçi intiharları ise işçilere, emekçilere, topluma ödetilmek istenen krizin faturasının acı sonuçlarından sadece birisidir. İşsizlik, yoksulluk artıkça, ileride intihar olaylarının da artması kaçınılmazdır.

Veriler değişken ama son 6 yılda en az 360 (500-600’e yakın rakamlar verenler var) işçi işsizlik ve borç, vb. gerekçeleri ile intihar etmiş. Bu işçi intiharları farklı zamanlarda ve farklı yerlerde olmasına rağmen intihar sebepleri benzer sebeplerdir. Bu nedenle bile işçi intiharları politiktir. Borç, işsizlik, kötü çalışma koşulları, baskı, mobbing gibi gerekçeler yaşanılan intiharlarda ortak gerekçelerdir.

En son Gebze’de yaşanılan işçi intiharı olayı ise artık fatura ödetmenin ve intiharlara yaklaşımın patronlar için hangi noktaya geldiğinin resmidir. Ekonomik sebeplerle çalıştığı işyerinde kendini asarak intihar eden işçinin cansız bedeni ortada dururken, savcı beklenirken diğer işçiler ise çalışmaya zorlanmış ve işyerinde üretim hiç durdurulmadan devam etmiştir. Bir yanda cansız işçi bedeni diğer yanda çalışmaya zorlanan işçiler. (Bu duruma itiraz etmeyen ve çalışan işçilerin içinde bulunduğu ruh halinin ise ayrıyetten değerlendirilmeye tutulması gereklidir tabi ki.) Bu olay o işyeri veya oradaki yöneticilerle açıklanacak bir durum da değildir. Yaşanılan, kapitalizmin gerçek yüzünü ortaya seren, sömürü ve kar dışında hiçbir şeyi görmeyen, kapitalizmin o soğuk, o vahşi yüzünü ortaya çıkartan somut bir tablodur. Aslında kapitalizmin bu yüzünü, hemen her gün yaşanan iş cinayetlerinde, erkekler tarafından öldürülen kadın cinayetlerinde de hemen her gün görmekteyiz ama bu olay daha beterini görene kadar son noktadır artık.

Kapitalist sömürü sistemi işçiyi intihara sürüklüyor!

Kapitalist sistemin hâkim olduğu toplumlarda sınıfsal eşitsizlik, üretim ve bölüşüm ilişkilerinde de eşitsizliği getirir. Bu eşitsizlik yaşanan işçi intiharlarının sınıfsal yönünü göstermektedir. İşçi intiharları politiktir! İşçilerin çalışma ve gündelik yaşamda sürekli karşısına çıkan işsizlik, yoksulluk, mobbing, ayrımcılık, dışlanma gibi kapitalist şiddet, işçileri kendi savunma mekanizmalarını yaratmaya, çözüm arayışına da iter. Yaşadığı olumsuz duruma karşı mücadele etmeyen ve intiharı seçen işçilerin örgütsüz ve sosyal olmayan işçiler olduğu gözlenebilir. Örgütlü ve siyasal bilince sahip işçiler kendilerini yalnız ve çaresiz hissetmezler. Olumsuzluklar karşısında mutlaka itiraz ile başlayan bir tepki göstererek, dayanışma, iş bırakma, işyeri işgali gibi eylem tipleriyle açıktan yaşadığı soruna meydan okuyarak örgütlü olmanın avantajını kullanırlar. Örgütsüz işçiler ise sorunlarını kendi başlarına veya yakın tanıdıkları ile çözmeye çalışırlar ve çoğunlukla altından kalkamazlar. Böyleleri için intihar son seçenekten öte kendisinin çözemediği sorunlardan kaçmak için bir tercih haline de gelebilmektedir. Bu durum örgütsüz, sınıf bilinçsiz işçiler arasında intiharların daha fazla artacağını da göstermektedir.

İşçi intiharlarının sebepleri bu kadar açık ve net iken siyasi iktidar partisi ve yetkilileri intiharları kişisel sebeplere bağlayarak gerçek nedeni, ekonomik krizi, işsizliği, yoksulluğu gizlemeye, üstünü örtmeye çalışmaktadır. Ama mızrak çuvala sığmamaktadır artık. Örgütlü güçlerin muhalefetini, sözlerini duymayan, görmeyen ve çarpıtan iktidar ve yandaş medya intiharların artması ile sıkışmış durumdadır. Ücretlere yapılan zamlarla temel ihtiyaç ürünlerine yapılan zamlar arasındaki uçurum iktidarın kendi tabanıda dahil tüm kesimlerin tepkisini çekmekte ve ‘ekonomi iyi’ yalanlarına kimse inanmamaktadır. Bu durumu gören egemenler işçileri ve tüm toplumu, başkanlık sistemi, yandaş medyası ve ‘tek adam’ iktidarı ile tam bir cendereye alınmış durumdadır. Devletin tüm olanaklarını kendisi için kullanan ve her türlü muhalefeti de yine devletin olanakları ile bastıran, sermayenin bir dediğini iki etmeyen saray ve hükümeti bunların yetmediği yerde savaş hali ile davranarak, savaşı yayarak sermayenin ve kendi egemenliğini sağlamaya çalışıyor.

Çözüm örgütlü, birleşik mücadelede!

Artarak yaşanılan ve olası gerçekleşecek intiharların sorumlusu patronlar (kapitalist sistem) ve AKP-MHP iktidarıdır, onların sömürü ve sömürgeci politikalarıdır. Bu politikalar yüzünden işçiler, insanlar intihar etmektedir. Sermayenin, sarayın ve ortağı ile hükümetin ekonomi dahil tüm politikaları işsizlik, yoksulluk, savaş ve şiddet üretiyor.
Proletarya sosyalistleri, yaşanan intiharların sebebinin sermayenin krizi ve hükümetin ekonomik politikaları olduğunu, en geniş şekilde teşhirini yapabilmeli, bunu bütün araçları ile işçilere ve topluma anlatabilmelidir. Sömürü politikalarından ve bunları üretenlerden, işçi intiharlarından, iş cinayetlerinden, kadın cinayetlerinden, kurtuluşun tek yolu örgütlü, birleşik mücadelede vermekten geçer. İşçi sınıfında ve toplumda mücadeleyi yükseltip, sömürü ve sömürgecilik zincirini kırmak, yayılmacı hayallere son vermek, artan intiharları engellemek, işçilerin, yoksulların, kadınların, gençlerin ve tüm ezilenlerin, ötekileştirilenlerin iktidarını kurmak ancak İşçi sınıfı içinde örgütlenmek ve birleşik mücadele ile mümkündür.

Paylaşın