Yaşadığımız coğrafyada, anadilini sokakta konuştuğu için tezgâhı dağıtılan karpuzcu, evi yakılan satıcı, burnu kırılan öğrenci gördüğümüz için, herhangi bir Asyalıyı Çinli, Tayvanlı, Japon diye ayırt etmeyi başarabilen faşizmin üzerine soru sormuyoruz.
Örneğin bu Asyalı özelliklere sahip olan Japonlar kendi içlerinde çok farklı etnik kimliğe sahip olsalar da bir Japon bizim için Japon, Çin’den gelen herkes bizim için Çinlidir: Uygur olmamak koşuluyla. Yıllarca Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı hak mücadelesi vermiş Tibet halkı bile bizim için Çinli olabilir. Çekik gözlü, kısa boylu değil mi?
Gündem korona olunca, hemen her yerde çekik gözlü arayan onlarca son korona bükücü bulabilirsiniz. Malum önümüz karantina, o halde sanal dünya size pek çok korona savar sunuyor. Bunları takip edebilirsiniz.
Ağrı’da haber yapan haber sitesi Agri04Haber.com kendi twitter sayfasından bir göçmen videosu yayınladı. Bu video, ekranlarda malum yabancı düşmanı söylemleri paylaşan gazetecileri de haber tanıtımına ekleyerek şöyle paylaşıldı: “Ağrı Otogar Esnafı tarafından bize ulaştırılan bir video. Bunlar hala her yerdeler”. Haberin içeriği, çekimi, paylaşımı pek çok sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sorun barındırsa da bazı önemli görülen yerler şöyle:
Bu haberi paylaşan bu “haberciler” hiçbir izni alınmadan videoda yer alan Afganistan’dan geldiği anlaşılan bir genci teşhir etmek için, sistemin “saygın” kalemlerine bu videoyu paylaştırma yoluna gidiyorlar. İsmail Saymaz derhal cevap veriyor. Kendisi de defalarca Cenevre sözleşmişini, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ihlal ederek yabancı karşıtı söylemler yaptığı için, bu çekilen videoda gördüğü tek şey şikâyet edilen bir “düzensiz” göçmen. Bu genç belki de günlerdir yemek yemedi. Fakat videoyu çekenler, öncelikle Türkçe bilmediklerini anlamalarına rağmen, ısrarla sorular yağdırdıkları bu gence ne bir su ikram ediyorlar ne de halini hatırını soruyorlar. Misafir perver, yüce ULUS! Devam edelim; bu genç, tam olarak ne dediğini bilmeden cevaplar vermeyi deniyor. Onu köşeye sıkıştırmış insan avcıları, bunu kayıt altına alarak yine bir “kaçak” göçmenin ortaya çıktığını haber ediyorlar.
Bu çekilen videodaki pek çok insan hakları ihlali yanında, karmaşa da hakim. Videoyu çeken kişinin yanındaki ikinci birey korona ile ilgili mesaj vermek isterken, videoyi çeken kişi ısrarla saat ve tarih söyleyerek, acilen müdahale edilmesi yönünde eğilim gösteriyor. En önemli karmasa ise, 22 Mart tarihinde çekilen bu video, çekimi yapan kişiye arkadan gelen bir ses ile “23 Mart 2020 17:30 itibariyle” denerek paylaşılıyor. Çünkü, burada bir beis yok. Ne tarih ne saatin doğru olması gerekmez. Esas olan, sınırları istila edilmiş bir devletin bilgilendirilmesi, esas olan vatana millete sahip çıkarak, Afganların geçişine karsi çıkılmasıdır. Afganistan’dan gelen mültecilerin fiziksel yapıları gereği gözleri Asyalıları daha fazla andırdığında, işin rengi biraz daha değişecektir. Afgan olduğunu söylese bile, yine bu kişiler Çinli olarak görülecek, korona virüsü ile ilişkilendirilip, belki de daha fazla kötü müdahaleye maruz kalacaklar.
Bu video, bu haber sitesi tarafından “bunlar hala her yerdeler” mesajıyla paylaşılıyor. “Bunlar” diye gösterdikleri göçmen genç, ne yapacağını bilemeden, kendisine bir nesne gibi davranıldığını anlamadan cevap veriyor. Belki kimlik bile sorulmuş, üstü başı soyulmuş, elle aramaya kadar varan çirkin bir müdahaleye bile uğramış bu genç, orada sıkışmış kalmışken, bir önceki avını elinden kaçırmış, dişleri hala alt dudağının dışından sarkan bir kaplan ile karşılaşmanın hüznünü yaşıyor. Bu kaplan ilk tokadıyla sersemleteceği bu ava saldırırken, kaplandan arta kalacakları ayıklamaya koyulacaklar haberin linkine eklenmiş ve bunu bir haber, bir tespit hatta bir teşhir olarak sunuyor gururla paylaşıyorlar.
Son olarak, videonun da son ses olduğu için, pek fazla anlaşılamayan son harekete eğilelim. Elini kaldırarak bir talepte bulunduğu anlaşılan gence karşı “no” diyen videoyu çeken kişi, işin başından beri “no” denmesi gereken pek çok şey varken, sürekli karşısında Türkçe konuşan biri varmış gibi davranıp, ardından “no” diyerek, belki de bir lokma ekmek, bir tas su isteyen bu göçmeni reddediyor, fakat bu videoyu yürek ferahlığıyla paylaşıyor.
Yukarıda bir miktar detaylandırılan bu video analizindeki faşizm, aynen kendi türcü kişiliklerini görmezden gelip Çin’in hayvan pazarından bahsederken Çinlilere karşı irkci, küçümseyici, aşağılayıcı şeyler söyleyenleri andırıyor. Bir çengel ile havada asılı duran bir koçu, iki aile detaylı seçerek daha son nefesini vermeden pay ediyorlarken, bu çok normal oluyor, yine aynı dini yahut kültürel kodları gereği tükettiği havyalar nedeniyle insanlığın en aşağılık görüleni üyeleri. Çinliler oluyor. Bu söylem, sık sık ekranlarda gördüğümüz, “ben çok baktım, biraz da Avrupa baksın” söylemiyle bireye et gözüyle bakan söylemden daha masum görünmüyor. Ne Çin’de olan ve tüketilen türlerin yok edilmesi insanlık tarihindeki sınıfsal mücadelelere katkı sağlayacaktır, ne de kendimizden farklı yaşayanların kendi yanlışlarımızdan farklı yanlışlar yaptıkları için küçümsemek bizlere bir adim attıracaktır. Çözüm, bireyin ortak yasam perspektifini kabullenip, miras olarak bir dünyayı sınıfsız sömürüsüz bir geleceğe bırakma eylemselliği geliştirmesindedir.
Nurullah Yıldız
