İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu’nun, ağır hasta tutukluların durumuna dikkati çekmek için her hafta gerçekleştirdikleri “F Oturumu” eyleminde, Tekirdağ F Tipi 2 No’lu Kapalı Cezaevinde tutulan ağır kalp, şeker ve tansiyon hastası Kasım Karataş durumuna dikkat çekildi.
Açıklamada bulunan Komisyon üyesi Hatice Korkmaz, devleti yönetenlerin cezaevlerinde en temel insan hakkı olan yaşam hakkına saygı göstermediğini dile getirdi.
Korkmaz, özellikle pandemi döneminde tutsaklara yönelik keyfi uygulamalar ve hak ihlallerinin had safhaya çıkarıldığını, ‘karantina’ adı altında hücre cezalarının normalleştirildiğini, bütün sosyal hakların kaldırıldığını, tecrit ve izolasyonun derinleştirildiğini de belirtti.
‘İki gün süren yolculuk boyunca kendilerine hiç yemek verilmemiş, sadece bir şişe su verilmiş’
Korkmaz, 57 yaşındaki Kasım Karataş’ın 29 yıldır hapishanede tutulduğunu ve vücudunda hastalıkların baş göstermeye başladığını söyledi.
Korkmaz, şu bilgileri paylaştı: “2 defa mide kanaması geçirir. Kalp ana damarının tıkalı olması nedeniyle iki defa anjiyo yapılır. Tıkalı kalp damarlarının anjiyo ile açılamaması üzerine Ocak 2016’da açık kalp ameliyatı olur, ameliyat sonrası koma halindeyken yoğun bakım odasında ayağından yatağa zincirli halde tutulur. Kasım Karataş, 2017 yılında Karabük’ten Urfa Hilvan hapishanesine sevk edilir. Avukatından aldığımız son bilgiye göre; kalbi yüzde 35 oranında çalışan, şeker ve tansiyon hastalığı da bulunan Karataş 14 Temmuz 2020 tarihinde 2 gün süren yolculukla Urfa Hilvan hapishanesinden 8 arkadaşı ile birlikte sürgün sevk edilmiştir. Bir arkadaşı ile birlikte Tekirdağ 2 Nolu F tipi hapishanesine getirilmiştir. İki gün süren yolculuk boyunca kendilerine hiç yemek verilmemiş, sadece bir şişe su verilmiştir. Suyu veren görevli, Urfa’daki müdürün su dahi verilmemesine yönünde talimatı olduğunu, kendi inisiyatifleriyle su verdiklerini söylemiştir.”
Çıplak arama dayatıldı, Karataş kabul etmeyince darp edilerek elbiseleri zorla yırtılarak çıkarıldı
Karataş’ın son olarak Tekirdağ 2 Nolu F Tipi cezaevime getirildiğini kaydeden Korkmaz, şöyle devam etti: “Karataş’a çıplak arama dayatıldığını, kabul etmeyip slogan atınca ağzı ve burnu kapatılıp darp edilerek elbiselerinin zorla yırtılarak çıkarıldığını, tedavisi için düzenli kullanması gereken ilaçların verilmediğini, uzun uğraşlar sonunda ilaçlarının verilmeye başlandığını, hastalıklarından ötürü ve hapishane revir doktorunun diyet yemeği yemesi gerektiğine dair notuna rağmen diyet yemeği verilmediğini, bu süreçte verilen yemekleri yiyemediği ve bu nedenle beslenmesinin ve sağlığının bozulduğunu, halen yeterli hijyen malzemesi verilmediğini, sevk sırasında birlikte getirdikleri giysilerin ve televizyonun verilmeyerek, yeniden satın almalarının söylendiğini belirtmiştir”
Ağır hasta tutsakların yaşadıkları sorunlar karşısında taleplerinde ısrarlı olduklarını ifade eden ve tedavi hakkı önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Kormaz, sözlerini hapishane koşullarının düzeltilmesi, Kasım Karataş ve diğer tüm hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunarak noktaladı.
Ankara’da Mehmet Yamaç için açıklama
Ankara’da da Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hapishanelerdeki hasta tutsakların sağlık durumuna dikkat çektikleri eylemlerinin 313’üncüsünü gerçekleştirdi. İHD Ankara Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısı bu hafta Kayseri Bünyan 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hasta tutsak Mehmet Yamaç’ın sağlık durumu gündeme getirildi.
Toplantıda konuşan İHD MYK Üyesi Nuray Çevirmen, Erzurum Narman Açık Cezaevi’ndeki tutuklu ve personellere koronavirüs teşhisi konulduğunu, ancak Adalet Bakanlığı’nın net bilgiler paylaşmadığını dile getirdi.
Çevirmen, ardından durumu hakkında bilgiler verdiği Mehmet Yamaç’ın göğüs kafesindeki kırıkların yanlış kaynamasından kaynaklı 20 yıldır kalp ameliyatı olmayı beklediğini belirtti.
Ameliyat edilmeden geri götürüldü
Bir yıl önce Kayseri’de ameliyatının yapılamaması nedeniyle Yamaç’ın Ankara’ya getirildiği ve Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevine konulduğu söyleyen Çevirmen şu bilgileri paylaştı: “Sincan’a getirildiğinde çıplak aramaya maruz bırakılmış, ciğerlerindeki soruna rağmen aşırı derecede kirli ve tozlu bir koğuşa götürülmüş, hasta olmasına rağmen tek başına tutulmuştur. Ayağında zımba telleri olduğunu söylemesine rağmen her gün sayım için ayağa kaldırılmıştır. Sincan Cezaevi revirine gönderildiğinde ve cezaevi doktoru tarafından muayene edildiği sırada doktora ‘Beni burada her gün ölümle tehdit ediyorlar, bu şartlarda tedavi olmak istemiyorum’ dediğini bu sırada doktorun kendisini muayene etmediğini ve kendisini sadece ‘işin bittiyse gidebilirsin’ dediğini belirtmiştir” diye konuştu.
Çevirmen, hasta tutsak Yamaç’ın ailesi ile yaptığı görüşmede cezaevinde rahatsızlanarak revire kaldırıldığını, zatürre teşhisi konulduğunu, çok hasta olduğunu, nefes almakta zorlandığını söyleyip, çok fazla konuşamadan telefonu kapattığını da aktardı.

 
             
                     
                     
                     
                                             
                                        