Türkiye topraklarında yetiştiler, kavganın içinde büyüdüler. Devrimci mücadele gösterdi onlara ezeni, sömüreni… ve onlara karşı haklı mücadeleyi büyütmek gerektiğini. Lise sıralarından, üniversiteden, fabrikadan, işyerinden büyüttüler ve örgütlediler en başta devrimci mücadeleyi.
Onların geçtiği sokaklardan geçtik, onların oturduğu bankta oturduk, onların okuduğu okullarda okuduk. Denizlerden Mahirlere Türkiye devriminin öncülerinin bugünki devamcısı, tarihe adını kazıyan Mehmet yoldaşın yazdıkları, yaptıkları ve bizlere öğrettiği değerler üzerinden yeni komünarlar çıkmıştır ve çıkacaktır. Öncüleşmiş, komutanlaşmış komünarlardan dört kadın yoldaşımız bize bir gelenek bırakmıştır.
Bu yaratılan devrimci gelenek ile onlar mücadelenin olduğu her yerde nerede bir haksızlık varsa onun karşısına dikilmeyi bildiler. IMF eylemlerinde onları gördük, 1 Mayıs’ta ve Gezi Direnişi’nde ki Taksim ısrarında gördük onları. Kadın düşmanlarının saldırılarına karşı eyleme geçen, kadınların kurtuluş mücadelesinde en önde yürüyen onlardı. Sınırlara sığmayan, patriyarkal kapitalist sistemin kadınlara biçtiği toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıktılar. Kendilerine öğretilen ve dayatılan, yapması makbul görülen rollerin kalıbına asla sığmadılar. Kalıplara sığmayıp, taştılar.
Aynur; yoldaşları onsuz kalmasın diye sınavdan çıkıp koşarak heyecanla yoldaşlarının yanına gelip, beraber direnip, beraber kavga eden bir kadındı. Türkiye’de mücadele yürüttüğü Ankara’dan İstanbul’a sokaklar onu iyi tanır. Devrimci kopuşu ve atılımı gerçekleştiren en gençlerimizdendi o. Kadın olmanın zorluğunu bilerek, mücadelede erkek egemenlikle her zaman savaşmıştı. Örgüt çizgisinde ısrarın adıydı o. Örgütü iyi tanırdı. Örgütle büyümüş bir devrimciydi. Mehmet yoldaşın en iyi öğrencilerindendi. “Erkekler gibi kolayca her yana koşturamaz” yargılarını kıran ve bunu kolayca başaran Aynur’du. Öngörülüydü, sorunları büyümeden önceden çözerdi. Yoldaşlarını iyi tanırdı. Her davranışında karşısındaki yoldaşına bir şey öğretmeye çalıştığını anlardın. Birçok konuda ve alanda en ideolojik olanlarımızdandı. Politik çatışmalara yön verebilecek güç ve yetkinlikteydi. Yaptığı davranışlarıyla her yoldaşını ileri atmak için zorlardı. Kimsenin cesaret edemediğini yapıyordu. Türkiye’de ki kadın mücadelesinin öncülerindendi. KBDH ile somutlaşan birleşik devrim mücadelesine de çok büyük emek vermişti Aynur yoldaş.
Cemre; ilk ölümsüzleşen kadın komünar yoldaşımız. Bitmez tükenmez enerjisini Türkiye’de mücadele yürüttüğü Adana’dan Ankara’daki mahallelere kadar herkes bilirdi. Cemre yoldaşı uğurladığımız günü hatırlıyorum da dost, düşman herkes oradaydı. Türkiye’den bir kadın devrimci Eylem’i uğurladık kadınların omuzlarında. Herkeste bir iz bırakmıştı. İnatçıydı. Kadınlar ondan bir parça bulmuşlardı kendilerinde. O, birçok insanın cesaret edemeyip, yapamadığını yapmıştı. O zamanlar hayran olmuştum ona şimdi onun savaştığı topraklarda, onun mücadelesini yürütüyorum.
Siper yoldaşları anlattı Cemre’yi. Bir gün cephedelermiş. Cemre bulundukları noktada nöbetteymiş. Gece yarısı ve sadece ay ışığından yararlanabildikleri bir anda IŞİD çeteleri sızma yapmaya kalkışmışlar. Cemre uzaktan bir insan silüeti görmüş. Komutanına bu durumu izah ettiğinde komuntanı onun yorulduğunu düşünerek “git yat” demiş, yanlış gördüğünü düşünmüş. O gitmemiş. Israr etmiş bir çete gördüğü konusunda ve sadece o ateş etmiş. Cemre kendi komutanını yaraladığını düşünmüş. Ardından karşı ateşler açılınca çetelerin noktanın komutanını vurduğunu görmüşler. Ardından yaşanan çatışmalarda çete püskürtülmüş ve sabah olup bakıldığında görülmüş ki Cemre’nin ateş ettiği çete alnından vurulmuş. Cemre vurmuş onu. Komutanlarını yaralayanda o çeteymiş.
İdil;İdil yoldaş ise Çukurova’da, Ankara’da yürüttüğü devrimci mücadelede, kadının mücadele içinde öncülüğünün en somut örneklerinden olmuştu. Devrimci kopuşunu gerçekleştirip, geldiği Rojava topraklarında birçok önyargıyı kırarak öncü bir kadın komünar savaşçı ve komutan oldu. Savaşın bir erkek işi ve fiziki güç gerektirir yargılarını altüst etmiş bir kadın komünardı. “Ufak tefek” bir kadın derlerdi ama onda ki devrimci kadın komünar irade ona yapamaz denileni yaptırmıştı. O, en başta bir irade savaşı kazanmıştı. Dörtlerin komutanı olmuştu İdil. Komünar bir kadın komutan olmuştu. Hala Türkiye’de onu tanıyan ve onun kendilerine kazandırdıklarıyla mücadele yürüten birçok kadın onu anlatmıştı bana.
Asiye; Ankara’dan Eskişehir’e üniversite mücadelesinde gençliğin kadın öncülerindendi. En zor zamanlarda birçok yoldaştan daha zor koşullara sahip olmasına rağmen o mücadelede hep en çok emek veren kadın yoldaşımızdı. O herkesin yardımına koşan bir kadın komünardı. Rojava topraklarında onunla mücadele yürütmüş yoldaşları onu anlatırken kadınlar için gerçek bir öncü olduğunu anlatırlar. Türkiye’deki Asiye, Rojava topraklarının Zahide’si olduğunda büyük bir değişim yaşamıştı. DKP/BÖG kurucu komutanımız, yoldaşımız Mehmet Kurnaz’ın izinde geliştirilen devrimci kültür ile yoldaşlar her gün daha ileri taşımışlardı kendilerini.
Dörtlerin, iki kadın komünarı Zahide ve İdil yoldaşlar Orhan Yılmazkaya’dan itibaren başlayan devrimci feda kuşağının Dar Azza’daki kadın öncüleri olmuşlardı. Devrimci tarihimizde adları bir onurdur. Yoldaşlar direnişi öğretmişlerdir. Devrimci feda mücadeleleri örgüte kattıkları bir çizgi olmuştur. Onlar düşmanın eline geçmektense son kurşunlarını kendilerine ayırmışlardır. Onlar düşmanın kalbinde son kurşunlarına kadar çarpışıp, savaşmışlardır. Mehmet yoldaşın öğrettiği devrimci savaş tarzımızın stratejik netlik, taktik üretkenlik öğretisini yoldaşlar savaş anında, her zaman ve her duruma karşı taktikleri ve planlarının varlığı ile göstermiştir. Yani taktiksel bir üretkenliğe sahiplerdi. Geri çekilmemişlerdi, sürekli kesintisiz devrimci taarruzla saldırmışlardır düşmana.
Dört kadın komünar yoldaşımız mücadele yürüttükleri her alanda bir komünar kadın öncü nasıl olmalının adı olmuşlardır. Bizler devrimci mücadelemizi sürdürdüğümüz her alanda ve her yerde Mehmet yoldaşın açtığı yoldan giden öncülerimiz gibi onların bize bıraktığı bu mirasa sahip çıkarak devrimin bayrağını faşizmin burçlarında dalgalandırdığımız zaman geldiğinde onların adlarını haykıracağız. Onların bize açtıkları yol nettir ve bul yoldan her kadın, özgürlük mücadelesine kattığı değerle zaferi yakınlaştırmaktadır bizlere.
Yoldaşlarımız neden Türkiye’den Rojava’ya, Kürdistan dağlarına geldiler, onları çeken neydi iyi bilmek gerekir. Çünkü onları anlamak ve mücadeleyi büyütmek için en başta bunu iyi anlatabilmek gerekir. Devrimci Komünarlar/Birleşik Özgürlük Güçleri savaşçıları, önderimiz Mehmet Kurnaz’ın dediği gibi “Hiçbir yerdeyken her yerde!” felsefesini yerine getirenlerdi. Yoldaşlarımız bir kopuş yaşadılar. Enternasyonal bir devrimci olmanın gereğini yerine getirdiler. Cihatçı, kadın düşmanı DAİŞ’e karşı, faşist devletin beslemesi paralı çetelerine karşı savaştılar. Bir özgürlük ve insanlık mücadelesi verdiler. Patriyarkal kapitalist sistemin insanları kendine zincirlediği ve hapsettiği koşullara karşı diz çökmediler ve sürekli savaştılar. Bu sistemin yenilebileceğini yaşamları boyunca anlattılar ve gösterdiler. Bizim hedefimiz olan bütün dünya halklarının özgürleşmesi için gereken enternasyonal devrimci mücadeleyi Kürdistan topraklarında büyüttüler.
Yaşarken yoldaşlığı en güzel yaşatan onlar olmuştu. Yarattıkları değer bütün kadınlara bir armağandır. Bütün gericiliklerin en temel nedeni olan erkek egemenlikle her zaman savaşmışlar ve erkek egemenlikle asla uzlaşmamışlardı. Yoldaşlarımızın hepsi hayatlarını dolu dolu yaşamışlardı. Şimdi bizlere düşen görev onları sadece anmak değil, onların bize anlattıklarını iyi anlamak, onların siyasi kimliğini ve devrimci duruşlarını örnek almak ve o sorumluluk duygusuyla hareket etmek gerektiğidir. İşte o zaman zaferi daha da yaklaştırmış olacağız.
Komünar’ın sesinden
Nefer taşlarımızdır şimdi onlar
Asla sönmeyecek olan
Devrimci iradedir şimdi onlar
Ateş kuşları onlardır
Hep birlikte söylenen şarkıda, türküde
Hep var olan onlardır.
Bir haksızlık mı var
Onun karşısında onlar var
Bir işçi sömürülüyor mu
İşçiyle dayanışan onlardır
Tarihe yazılan yine onlar
Geriye bakan değil
Hep daha ileriye koşan onlar
Yorulma nedir bilmeyen onlar
Yaşamları bir su saflığında
Öyle anlamlı öyle değerliydi
Bir karınca çalışkanlığındaydı onlar
Nasırlı parmaklarından tanınırdı onlar
Geçilmez denilen yoldan geçen
Aşılamaz denilen dağı aşan
Sınırları tanımayan yine onlardı.
Sarsılmaz bir irade oldular onlar
Bize anlatılan bizim anlattığımız
Cüretleri, inançları ve devrimcilikleri
Kaynağı Paris Komün’ünden gelirdi
İstanbul’dan Çukurova’dan Rojava’ya
Büyüten enternasyonali yine onlardı
Şimdi silahları mirasdır bize onlardan
Bir bir adları tarihe yazılan
Onurlu ve insanca olandı bize
Bir bir adları tarihe yazılan
Yarattıkları kültürden kalan bize
Devrimci komünarlıktır aslolan.
Bir KKB/KÖG savaşçısından, Ööümsüz Komünar Kadınlar’a ithafen
Kaynak: Komün Gücü

 
             
                     
                     
                     
                                             
                                         
                                        