Umut Yazıları

Grev kırıcısı Biden ve bizimkiler | Umut Yorum

Amerika’da Aralık ayında gerçekleştirilmesi beklenen demiryolu grevini kırmak için harekete geçen Başkan Biden, Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti Kongre liderleriyle özel bir toplantı düzenledi. Toplantı sonrası yapılan ortak açıklamada, “Demokrat ve Cumhuriyetçi liderler, Başkan Biden ile işin durmasının nakliyeyi aksatacağı ve ekonomiye darbe vuracağı konusunda hemfikir oldukları” belirtildi. Kongre liderleri konunun önemi ve aciliyeti nedeniyle siyasi farklılıklarını bir kenara bırakarak ortak bir yasal düzenleme için çalışma başlatmış. Ortak yasal düzenleme grevi engelleme amacıyla hazırlanıyor

.
Demiryolu işçilerinin hoşnutsuzluğu Amerika’da uzun zamandır dile getirilen bir konu. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve çalışanlar üzerinde süreklileşen yönetici baskısı demiryolu işçilerinin en fazla dillendirdikleri konular. Grev kararı, taraflar arasında bir süre devam eden görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından alındı. Söz konusu işçi sınıfının hak alma mücadelesi olduğunda, açık olarak görüldüğü gibi bir biriyle kanlı bıçaklı kavgada görünen Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti liderleri tek yumruk oluyor. Bunda şaşılacak bir şey yok, sermayenin siyasi temsilcilerinin en hassas olduğu konu proletaryanın bastırılması ve köleleştirilmesidir.


Başkanlık seçimlerinde Trump’ı durdurmak için Biden’a oy verilmesi çağrısı yapan sahte solcu sendikacılardan Steve Rosenthal bu gelişmelerden “hayal kırıklığına” uğramış. Biden için, “İşçi hareketi arasında muazzam bir iyi niyet ve güvenle işe başladı” diyor. Demokrat Partinin sahte sol kanadı da yaptığı açıklamada benzer şeyler söyledi. Bu gelişmenin “çalışanlar arasında Demokrat Parti’ye duyulan güvene zarar vereceği” belirtildi. Bu sahte solcuların hayal kırıklıklarının tersine Biden her ne ise o. Bütün siyasi kariyeri emperyalist Amerikan sermayesinin çıkarlarının savunuculuğuyla şekillendi. Biden hakkında temelsiz hayalleri yayanlar şimdi demiryolu işçileri için timsah gözyaşları döküyor.


Emekçilere yönelik büyük bir sınıf saldırısı olarak gelişen pandemi sürecinde biriken büyük öfke ve mücadele isteği sahte solcular eliyle Biden’ın seçim kampanyasının yakıtına dönüştürüldü. Biden seçimi kazandıktan sonra yaptığı konuşmada “Amerika Geri döndü” demişti. Geri dönüşün en önemli sonucu Ukrayna savaşı oldu. Yükselen gıda ve enerji fiyatları sermayenin yeni rekor karlara ulaşmasını sağlarken, emekçiler yükselen fiyatların altında eziliyor. Demiryolu işçilerinin greve çıkmasının temel nedeni bu gidişi durdurma yönündeki arzusu.


Görüldüğü gibi, herkes kendi sınıf çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. İşçiler ellerindeki en güçlü silahı kullanmak istiyor, sermaye bunu engellemek için tüm araçlarıyla saldırı hazırlığında. Sınıf mücadelesi gerçeği hükmünü yürütüyor. Sermaye sözcüleri, Biden ve Kongre liderlerinin ulaştıkları mutabakattan duydukları memnuniyeti ifade ediyor ve “siyasetçilerin sadece bir grubu değil tüm Amerikalıları düşünmesinin” önemini vurguluyor. Demiryolu işçileri ve Amerikan işçi sınıfı bu hamleye nasıl bir yanıt verecek? Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz, gelişmeler sınıf mücadelesinin her yerde sertleşmekte olduğunun önemli bir işaretidir.


Kıssadan hisse… Amerika’da olup bitenler ülkemizde yaşanan siyasal gelişmeler açısından önemli dersler içeriyor. Büyük bir yoksullaşma dalgasının emekçileri her geçen gün daha fazla etkilediği bir dönemde ülkenin gündemi burjuva siyasal alan üzerinden seçime kilitlenmiş durumda.

Cumhur İttifakı ile Millet ittifakının laf savaşı esas olarak geniş emekçi kitleleri gerçek sorunlarından ve doğru çözüm yollarından uzak tutmaya hizmet ediyor çünkü “devletin bekası” ve sermaye egemenliğinin korunması temel başlıklarında herhangi bir anlaşmazlıkları yok.Ülkemiz emekçilerinde biriken büyük öfke ve huzursuzluğun Millet İttifakının seçim kampanyasının yakıtına dönüştürülmesi hedefi giderek daha fazla belirginleşiyor.

Sınıf mücadelesinin keskinleştiği koşullarda her sınıfın kendi bayrağı altında toplanması ve kendi sınıf çıkarlarını önceleyen bir hatta yerleşmesi büyük önem kazanıyor. Kurulu düzenin siyasi temsilcilerinden birinin yedeği konumuna düşmek emekçilerin mücadeleyi henüz başlangıçta kaybetmesi anlamına gelir. Emekçilerin ve tüm ezilenlerin bağımsız siyasi cephesini örmek ve bunu düzen güçlerine dayatmak bu bağlamda belirleyici önem kazanmıştır. Amerika’daki gelişmeler bunun çarpıcı bir fotoğrafını sunuyor.

Savaşlarda muharebeler kaybedilebilir. Sınıf savaşında da böyledir. Kaybetme korkusuyla savaştan geri durmak baştan kaybetmek demektir çünkü sınıf savaşımı kesintisiz devam etmektedir. Sermaye saldırılarını ara vermeksizin sürdürmektedir. Bu nedenle, tüm emekçi ve ezilenlerin bağımsız siyasi cephesinin inşası en yakıcı ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır. Emekçilerin yanılsamalara kapılıp düzen siyasetinin girdaplarında boğulmamasının yegâne yolu bu cepheyi inşa etmekten geçecektir.

Paylaşın