Gündem

Suruç Katliamı Davası: ”Salonda yüzüne tükürülecek katil yok”

Suruç’ta 2015 yılında 33 kişinin DAİŞ çetesi tarafından katledilmesiyle ilgili, firari sanıklar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin yargılandığı davanın 24. duruşması, Hilvan Hapishane Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor

Suruç ana davası 22 Ekim’de Ankara davasından tutuklu tek sanık Yakup Şahin’e ceza verilerek kapatılmış, Bali ve Büyükçelebi’nin dosyası tefrik edilmişti. Urfa T Tipi Hapishane Kampüsünde firari sanıkların yargılandığı davanın 3. duruşması öncesi çok sayıda avukat, Suruç yaralıları, tanıkları, aileleri bir araya geldi.

Suruç gazileri Çağla Seven, Yalçın Demir, Soner Çiçek, Suruç aileleri Sultan Yıldız, Mehmet Özkan, Feti Aydın, Rabia Özdemir; HDP Milletvekili Ayşe Sürücü, 10 Ekim Derneği, HDP Diyarbakır İl Örgütü, TİP Diyarbakır ve Urfa il örgütleri davada yer aldı.

Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarının yanı sıra Türkiye Barolar Birliği ve pek çok baro da davaya katıldı.

Barolardan müdahillik talebi

TBB Yöneticileri Ali Bayram ve Abdülbaki Çelebi, TTB adına müdahillik talebinde bulundu. Avukat Ali Bayram, “Biz TTB olarak destek olmak için buradayız” dedi. Suruç katliamına ilişkin adil bir yargılama talebinde bulunan Bayram, “Kamuoyunun vicdanını zedeleyen davalarda müdahillik talebinde bulunuyoruz. Suçtan zarar görmediği ve mağdur olmadığı gerekçesiyle talepler reddediliyor. Baroların öncelikli görevi insan haklarını savunmak, sonuna kadar takip etmek gerek ve bu baroların asli görevidir. CMK 232 maddesi gereğince bir meslek kuruluşu olarak davaya müdahillik talebinde bulunuyoruz” dedi.

Siirt Barosu Başkan Yardımcısı Serhat Siter de baro adına müdahillik talebined bulundu. Siter, “İnsan haklarını savunmak barolara verilmiş bir sorumluluktur, avukatlık yasası gereği müdahillik talebinde bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Adıyaman Barosu da müdahillik talebinde bulundu.

Yıldız: Mağdur da yargılanan da biziz

Katliamda eşi Cemil Yıldız’ı kaybeden Sultan Yıldız, duruşmalarda beyanları nedeniyle mahkeme heyetlerinin haklarında suç duyurusunda bulunulduğunu hatırlattı. Düş Yolcularını her ay andıkları Kadıköy’deki Halitağa’nın yasaklandığını hatırlatan Yıldız, “Üzerimizde çok baskı var. Her seferinde aynı şeyleri söylüyoruz. İlhami Bali rahat bir şekilde bu ülkeye girip gezebiliyor. Biz uzak yerlerden geliyoruz, mağdur olan biziz yargılanan da biz. Tek talebimiz adalet” dedi.

”Salonda yüzüne tükürülecek katil yok”

Suruç katliamında Çağdaş Aydın katledildi babası Feti Aydın ise yaralandı. Suruç gazisi Feti Aydın, katledilen 33 Düş Yolcusunu anarak sözlerine başladı. Katliamın üzerinden neredeyse 8 yıl geçtiğini hatırlatan Aydın, en az 18 saatlik yoldan gelerek adalet adalet aradıklarını söyledi. Silinen beş saatlik kamera görüntülerinin ortaya çıkmasını, patlamanın nasıl gerçekleştiğini ve kimin yardım ettiğinin ortaya çıkması, çantasından IŞİD bayrağı çıkmasına rağmen sakalı kesilerek Abdullah Ömer Arslan’ı kimin serbest bıraktığının ortaya çıkmasını istediklerini yineleyen Aydın, “İlhami Bali Konya’da bir hastanede tedavi oldu. Basından öğrendik bunu. Ankara’da MİT ile görüşüyor. Ankara ve Suruç katliamlarının sorumlusu olan bu kişinin bu kadar rahat dolaşmasını sorgulamamız normal değil mi” sorusunu yöneltti.

Tüm suçun Yakup Şahin’e atılarak sorumluların gizlendiğine dikkat çeken Aydın, “Tek başına mı yaptı bu katliamı? Kim yardım etti. Bunları sormak hakkımız değil mi? Benim hakkımda da dava açılmış, ben taleplerimi söylüyorum. Adalet talebimi bildiriyorum. 8 yıl olacak bunlar suç mu hakaret mi? Çocuklarımız elimizden alındı. Bu işe yardım ve yataklık edenleri ‘adalet’ yazan buradaki mahkemenin heyeti mi yargılayacak biz mi? Mahkeme salonunda yüzüne tükürecek katil yok. Adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımız geleceğin aydınıydı” dedi.

”İlhami Bali teknik takiple nasıl bulunamaz?”

Suruç gazisi Çağla Seven, hayatının en karanlık döneminin Suruç katliamı olduğunu söyledi. Kapatılan dosyada önlerine beş kişinin getirildiğini belirten Seven, “Böldünüz çarptınız Yakup Şahin’e göstermelik ceza verdiniz. Yakup Şahin’in bombacısıyla kim iletişime geçti. Teknik takip yapan insanlar tespit edilmemiş, onların suçu yok mu? Kamu görevlileri yargılanmıyor. Hakkında yakalama kararı olmasına rağmen İlhami Bali Konya’da devlet hastanesinde tedavi görüyoruz. Şaşırmıyoruz! Siyasi iktidar ülkeyi kaosa sürükledi. Firari İlhami Bali teknik takiple nasıl bulunamıyor. Biz anma yapmak isterken gözaltına alınıyoruz. Burada hapishane kampüsünde silahların gölgesi altında derdimizi anlatmaya çalışıyoruz” dedi.

Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun IŞİD’liler için ‘bir grup öfkeli genç’ dediğini hatırlatan Seven, iktidarın bunun ekmeğini de çok yediğini kaydetti. Seven, “Buraya ısrarla geliyoruz. Siyasi sorumlular yargılanmadan bu dava açığa çıkamaz. İki polisin yargılanmasını talep ettik, reddedildi. Adalet istedik diye mağdur biziz. İlhami Bali ve ona yardım edenlerin suçu açığa çıkmadı. Siyasilerden, dönemin emniyet müdüründen, İçişleri Bakanlığından şikayetçiyim. Yargılama ancak böyle olur. Katillere ancak bu şekilde ulaşabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

”Katile katil dediğimiz için zulüm uyguluyorsunuz”

Oğlu Uğur’u Suruç’ta kaybeden Mehmet Özkan, 8 yıla yakındır adalet aradıklarını ancak bir arpa boyu yol katedemediklerini hatırlattı. “Silahlarla mağdur insanları mahkeme salonundan çıkarmaya çalıştılar. Katile katil dediğimiz için uyarıldık” diyen Özkan, bu nedenle hakkında soruşturma başlatıldığını anımsattı. Mahkeme heyetine “bize yaptığınız zulüm değil mi” diye soran Özkan, talepleri yineledi ve şöyle devam etti: “Her ayın 20’sinde Halitağa’da adalet istiyoruz. Bizim canımız yandı başka canlar yanmasın diye. Bu ay bize orayı da yasakladılar. Davutoğlu ifade vermezse, İlhami Bali yakalanmazsa bu ülkede katliamlar yaşanmaya devam edecek.”

Demir: Amacımız halklar arasında barıştı

Suruç katliamı tanıklarından Yalçın Demir, Kobanê’ye gitme sebeplerinin halklar arasında barış olduğunu hatırlattı. Suruç şehitlerinin mezarlarına yönelik saldırıları, ailelerine baskıları ve Suruç yaralılarına, tanıklarına uygulanan baskıları aktardı.

Özdemir: Oğlumun mezarını yaktılar

Oğlu Veysel’i katliamda yitiren Rabia Özdemir, “8 yıldır adalet istiyoruz adalet yerine bulsun” dedi. “Oğlumun mezar taşını ateşe verdiler, zarar verdiler” diyen anne Özdemir, sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağının altını çizdi.

Kaynak: ETHA

Paylaşın