Umut Yazıları

İsmail Güldere yazdı: Faşizmin korku dolu günlerinin habercisi; Birleşik Devrim Mücadelesi

AKP-MHP faşizminin gün itibari ile yaşadığı kriz sadece ekonomik bir sonuç yaratmıyor aynı zamanda bir toplumsal alt-üst oluşa da ülkeyi adım adım hazırlıyor. Emperyalist çelişkilerden ve bölgenin istikrarsızlığından faydalanarak iktidarını baskı ve zorun üst seviyede kullanımıyla sürdürebilen faşizm, ülkeyi ABD’li şirketlere satan, yönetemeyen bir noktaya geldi. Bu yönetememezlik içinde ise halkları ve bir bütün sağlı-sollu muhalefeti fi tarihinde yapılması planlanan seçime dair açıklamalara, kendi bunalımını seçmenin ve siyasi partilerin seçim gündemine çevirerek sonuçları bugünden belli bir seçim umuduna sürüklüyor. OHAL süreklileştirmesi içinde bir değil on seçim de yapılsa hiç kuşkusuz sonuç aynı dalavere ile aynı iktidarı seçiyor olacak.

Bu tarihsel kesitte devrimci arayış güçleniyor, sınıfsal çelişkilerin hat safhaya ulaştığı haliyle örgütlenme alan ve imkanları artıyor, kitleselleşmenin çok hızlı olabileceği bir dönem yaşanıyor. Ancak düşük düzey bir solculuğun yapılabileceği bir zamanı geçelim, küçük çapta bir burjuva muhalefetçiliği bile faşizmin azgın saldırılarının hedefi oluyor. Aynı zamanda bu saldırılara rağmen bireysel ya da örgütlü yeni direnişler de boy veriyor.

Faşizmin bu güncelliğinde örgütlenmek, örgütlenen gücü faşizmin karşısına dikmek tabi ki kolay değil, bir kere devrimci mücadeleyle, direnişle tanışan işçi sınıfının, kadınların bir bütün ezilenlerin direnişte sürekliliğini, cesaretini, faşizme yönelişini sağlamak ise zor bir zanaat olarak karşımızda duruyor. Devrimci mücadelenin verili mevcut durumu politik koşulları itibariyle raylarda olan bir tren gibi makas değiştirmek, mücadelenin bu ve her andaki ihtiyaçlarına cevap üretmek zorunda. Faşizmin kuşatması ile şekillenen bu politik arena; Faşizmin kuşatmasının yarılması, geriletilmesi ve faşizmin yenilebilmesi için kendi düzeninden kopamayan mevcut siyasal mücadele yöntemlerine bir makas değişikliğini çoktan beri dayatıyor. Bu makas değişikliğini belli ölçüleriyle yapmış olanlar ise faşizme karşı mücadelenin gerekliliklerine cevap vermekte zayıf kalıyor.

Yapılabilecek bu makas değişikliğinde genel olarak ifadelendirebileceğimiz bir düzen içi, yasalcı siyaset tarzından kopuşun sağlanması henüz kendi düzeninden kopamayanlar için artık bir zorunluğu ortaya koyuyor. Basın açıklamalarından tutalım da, demokratik kitle gösterilerine katılıma ya da işçi direnişlerinde dayanışmacı bir tarzı aşamamaya kadar bir dizi siyasal bakış yönünün değiştirilmesi, stratejik ve taktiksel konumlanışlar itibari ile bu makas değişikliği anlarında örgütsel yapılanmanın yeniden dizayn edilerek, bir takım rotasyon ve güncellenmelerin yapılarak yola devam etmesi gerekiyor. En geniş anlamıyla bu değişiklik bağrında bir devrimci maddenin yeniden işlenip faşizmin kuşatmasını kırabilecek bir birleşik devrim perspektifine ulaştırılabilmesini barındırıyor. Kopuşun sağlandığı yerde ise derinleşmenin devrimci mücadelenin tüm araçlarının senkronize bir şekilde kullanımının yaygınlaşması ve buradan hızlıca kendi etrafını da örgütleyen bir ara sonuç ihtiyacı doğuyor.

T.C’nin koyduğu yasalar etrafında yasal bir devrimci faaliyet zemini sıfıra inmiş durumda, yasal zeminde şekillenen siyasal mücadelenin sıfıra indiği yerde, yasal partiler kapatılsın zaten faaliyet yürütemiyorlar diye bir sonuç çıkartılmamalı. Çıkması gereken sonuç artık yasalcılığa entegre olmuş bir düşünce yapısı ile AKP-MHP faşizminin geriletilemeyeceği gerçekliğidir. Çünkü AKP-MHP faşizmi artık kanunları ve her türden uygulamaları ile yasal değildir.

Defalarca bahse konu olan bu gerçeklik, birleşik devrim perspektifinin örgütlenmesinde artık bir yol alınması gerekliliğini, ancak ciddi ideolojik yoğunlukta yapılacak yüzleşme ile sonuçlandırabilir. Birleşik devrim mücadelesinin büyümesine ve faşizmin karşısında oluşabilecek yegane güce ancak bu şekilde ulaşılabilir. Bu sebepten birleşik mücadele sadece illegal alan sınırları ya da legal alan sınırları içerisinde ele alınamaz.

Burada devrimci partilerin, kendini devrimci olarak nitelendiren en geniş cephenin bir yüzleşme ile karşı karşıya kalması devrimci maddenin yeniden işlenmesinde temel olacaktır. Yüzleşme eylemi devrimci partilerde sistemleşen, düzen kuran düşmana karşı en etkili eylem olmalıdır. Bu eylemde statükoculuk, üretimsizlik, kendi mahallesinden ve partisinden çıkmama, yasalcılığı aşamama vs. hedef alınmalı, bu anlamıyla faşizm ilk olarak kendi sınırlarımızda yenilmeli, 10 Ekim Katliamı’yla gelişen süreçte yaşanan gerileme ve daralmayla kavga bu yüzleşme ile verilmelidir.

AKP-MHP faşizmine karşı mücadelede devrimciler en geniş anti-faşist cephe ile birlikte azımsanmayacak bir güçtür ancak 400 işçinin gözaltına alınıp, 30 işçinin tutuklandığı yerde bir patron arabasının dahi çizilmediği gerçekliği bu yüzleşme yapılmadığı için bilince çıkmadı. Örnekler çoğaltılabilir. Burada devrimcilerin bilince çıkaramadığını bir işçi annesi oğlu tutuklandığında, ben de o havaalanına bomba koyup, patlatmazsam, diye haykırıyor. Yine başka bir işçi evine artık ekmek götüremediği için öfkesini kendi bedenini ateşe vererek açığa çıkartıyor. Artık işçiler direnişe geçtiğinde dayanışan, tutuklandığında sadece kampanya örgütleyen değil aynı zamanda gerek hücreleri ile örgütlenip hesap soran, gerek varolan gücü ölçüsünde korsan gösteri düzenleyip hesap soran bir tarz bu yüzleşme sonucu inşa edilmelidir.

Bu tarzın inşasında, birleşik devrimci mücadelenin yaratabileceklerinin sihrini kavramak, TDH’nin yarattığı birikimi sentezlemek yol alabilen bir sonuç açığa çıkaracaktır. Hücre örgütlenmelerinden, illegal kanunlara kadar bir çok taktiksel hamle ve konumlanış bu tarihsel akışta fazlasıyla mevcuttur.

Devrimci maddenin yeniden işlenişi, birleşik devrimci mücadelenin ideolojik ve pratik olarak yerelleşmesi faşizmin korku dolu günlerinin habercisi olacak, işçi sınıfı ve ezilen halkların umudu seçimler değil; faşizmin kırılan her kuşatmasında belirliyici rol oynacak birleşik devrim mücadelesi olacaktır.

Paylaşın