Devrimcileşme çabamızın bir yerinde, bir dağ başında tanışmıştık Dr. Mahir yoldaşla. Şimdi şehit olmuş, yedi yoldaşıyla savaşarak düşmüş. Bize Kürtlüğünü sonradan nasıl keşfettiğini, ilk başlarda devrimcilere nasıl güven duymadığını, PKK hareketinin kendisinde yarattığı değişimleri samimiyetle anlatmıştı. Orta Anadolu’dan İstanbul’a Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne, oradan Şırnak’a doktorluğa giderken devrimcileşip dağa çıkmasının öyküsüydü [Devamını Oku…]
Umut Yazıları
Bir yanlışlık anı… – Orhan Yılmazkaya
Fransız felsefeci Guy Debord, modern dünyayı eleştirdiği Gösteri Toplumu adlı eserinde, “Gerçek anlamda altüst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık bir anıdır.” diyor. Kitap 1967 de yazılmıştı; kapitalizmin geniş yığınları yönetmede kullandığı “zor” ve “gönüllülük” yöntemleri hakkında keskin ve gönümüzde de bir çoğu geçerliliğini koruyan gözlemleri dile getiriyordu ama bir [Devamını Oku…]
Hrant Dink’le Spinoza Arasında Ne Alaka Var? – Orhan Yılmazkaya
Geçtiğimiz günlerdeki bir eğitim tartışması sırasında Spinoza’nın bir önermesi gruptaki arkadaşların hararetli ilgisine neden oldu: “A, B hakkında konuştuğunda, aslında B’den çok A’yı anlarız.” Tartışma kesinlikle bir mantık ya da felsefe tartışması olarak başlamamıştı; öyle de bitmedi. Konu hızla felsefenin alanına daldı, alacağını aldı ve aynı hızla orayı terk etti. [Devamını Oku…]
Ahmet Kaya’yı Sevmezdim – Orhan Yılmazkaya
Affınıza sığınarak kısa ama kişisel bir tarih öyküsü anlatacağım. Öyküm önemli olduğu için değil, başkalarının benzer öyküleriyle çekiştiğini hissettiğim, bu ülkenin tarihinin “bir yerinde” olduğumuzu anladığım için… 12 Eylül’ün, başka renk tanımadığımız için bizlere çok da gri gelmeyen yıllarında liseden üniversiteye geçmeye çalışırken, Ahmet Kaya’yı değil Zülfü Livaneli’yi severdim. Bir [Devamını Oku…]
Cemre’den yazılar: 1 Mayıs: Bedeli ağır bir mücadele tarihi (2. Sayı)
Takvimler 1856 yılını gösterirken, Avusturalyalı işçiler günlük 14 saatlik çalışma süresini sekiz saate indirmek amacıyla, kent çapında toplantılar ve etkinlikler düzenlediler. Ardından bir günlük iş bırakma kararı aldılar. Bu karar, 21 Nisan 1856’da pratikleşti. Avusturalya işçi sınıfı bu eylemi bir işçi bayramı olarak değil; sadece bir sefere mahsus bir gösteri olarak [Devamını Oku…]
