Cenk Ağcabay, Slider, Umut Yazıları, YAZARLAR

Alman militarizmi yeniden yükselişte – Cenk Ağcabay

Yeni Alman hükümeti Şansölye Friedrich Merz liderliğinde göreve başladı. Merz hükümetinin temel hedeflerini açıkladığı konuşmasında, Alman Silahlı Kuvvetlerinin “Avrupa’nın en güçlü konvansiyonel ordusu haline gelmesi için ihtiyaç duyulan tüm mali kaynakları sağlamanın” gündemlerinin öncelikli başlığı olduğunu ifade etti. Merz, “dostlarımız ve ortaklarımız bunu talep ediyor” dedi.

Almanya’nın “dünyadaki iddiasını ve önemini yerine getirmesi için gerekli inisiyatifleri almak” istediklerini belirten Merz, “Bugün Avrupa bize bakıyor. Avrupa’nın bizden beklentileri var” ifadesini kullandı. Merz, hükümetin kararlarının gelecek kuşakların yaşamlarını şekillendireceğini söyledi. Merz’in bu vurgusu önemli çünkü Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’da yaptığı açıklamada, Almanya’nın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde ikisi yerine yüzde beşinin askeri tedbirlere harcanmasını öngören yeni NATO hedefini desteklediklerini ifade etti. Wadephul, “Almanya’nın Avrupa’da öncü bir rol üstlenmeye hazır olduğunu” söyledi.

Önceki hükümette Savunma Bakanı olarak yer alan Boris Pistarius yeni Alman hükümetinde de koltuğunu korudu. Ukrayna savaşında “şahin” tutumuyla dikkat çeken Pistorius, geçen hafta Şansölye Merz’le birlikte Litvanya’nın başkenti Vilnius’taydı. Ziyaretlerinin nedeni, Boris Pistorius’un iki yıl önce ilan ettiği bir hedefti. Alman ordusunun 45. Tank Tugayı NATO’nun Doğu kanadını güçlendirme hedefiyle Litvanya’ya konuşlanıyordu ve bunun için bir askeri tören düzenlenmişti. Litvanya’da 500 Alman askeri konuşlanmıştı ancak Alman hükümetinin hedefi bu sayıyı 2027’ye kadar 5000’e yükseltmekti.

Litvanya’ya konuşlandırılan Alman Tank Tugayı’nın karargahı Belarus sınırında ve Belarus’a sadece 20 km uzaklıkta. 45. Tank Tugayı’nın Litvanya’ya konuşlanmasının asıl önemi, Alman askerlerinin 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında yurt dışında ilk kez uzun vadeli konuşlandırılması olmasından kaynaklanıyor. Alman hükümetinin silahlanma tercihi ve Avrupa’nın en büyük askeri gücünü oluşturma hedefi, Almanya’da son yıllarda giderek daha fazla belirginleşen militarist yükselişin somut göstergeleridir. Deutsche Bank Research tarafından yakınlarda hazırlanan bir raporda, küçülen otomotiv sanayisine ait tesislerin savunma sanayisine devrinin hızlandırılmasının önemine dikkat çekilmektedir.

Almanya’da militarizmin yükselişi, merkez basın tarafından sistemli bir biçimde propaganda ediliyor. Ülkenin önemli medya organlarından Frankfurter Allgemeine Zeitung geçtiğimiz günlerde, “Tüm olağanüstü kültürel başarılar bireylerin ve grupların fedakarlık yapma istekliliğine” bağlıdır derken, “Kolektif şehitlik ruhu her askeri savunmanın temel kaynağıdır, bu nedenle teşvik edilmelidir.” biçiminde yazmıştı. Alman yönetici seçkinleri Alman halkını yeni savaşlara hazırlamak için gaza basmış durumda.

Şansölye Merz ve Pistorius Vilnius’taydı… Hedefleri Almanya’nın Avrupa’nın en büyük askeri gücü olmasıydı. Almanya en son Avrupa’nın en büyük askeri gücü olduğunda yine Vilnius’taydı. Vilnius sadece Litvanyalı Yahudiler için değil, Polonya, Belarus ve Ukrayna Yahudileri için de yüzyıllarca büyük bir kültürel merkezdi. Avrupa’nın en büyük askeri gücü Alman ordusu 1941’de Litvanya’ya girdiğinde, ülkede 200 bin Yahudi yaşıyordu. Alman ordusunun SS komutanlarından Karl Jäger “Litvanya’yı Yahudilerden arındırma” hedefi doğrultusunda emirlerini verdi. Litvanya Yahudilerinin yüzde doksanı Alman ordusu ve Nazi işbirlikçisi yerel faşistler tarafından yok edildi.

Alman ordusunun 45. Tank Tugayı’nın Litvanya’da konuşlandığı bölge 20 Eylül 1941’de Yahudilerin topluca katledildiği Nemencine’ye sadece 2 km uzaklıkta. Almanya’nın Avrupa’nın en büyük askeri gücü olması hedefi kaçınılmaz olarak geçmişin bu kanlı günlerini anımsatıyor. Yeni Alman hükümetinin militarizmi gündemindeki öncelikli başlık olarak ilan etmesi, Almanya’nın savaş yönelimine yeni bir halka ekliyor.

ABD’de Trump yönetiminin Transatlantik ittifakının Ukrayna savaş politikasına mesafeli durması, Avrupa’nın savaş yönelimli hükümetlerinin bir adım öne çıkmasına yol açtı. Doğan boşluğu doldurmak için hamleler yapan Almanya, Fransa, İngiltere ittifakı, bir taraftan ABD’nin pozisyonunu değiştirmek için çaba harcarken, diğer taraftan da Ukrayna’ya askeri ve mali desteğini arttırmaya çalışıyor. ABD’nin pozisyon değişikliği, Almanya’nın yönetici seçkinleri arasındaki savaş yönelimli unsurlara geniş bir inisiyatif alanı yarattı. Şansölye Merz bu unsurların politik liderliğini üstlendi.

Ukrayna devlet başkanı Zelensky bugün Berlin’de Merz’le buluştu. Koltuğunda henüz bir ayı bile tamamlamamış olan Merz’in Zelensky ile bu üçüncü buluşması. İkili toplantının ardından basının karşısına geçti. Basın toplantısında konuşan Merz, “Savunma bakanlarımız bugün Ukrayna yapımı uzun menzilli silah sistemlerinin tedarikine ilişkin bir mutabakat muhtırası imzalayacak. Ukrayna’nın kendi toprakları dışındaki askeri hedeflere karşı kendini tam olarak savunmasına izin verilecektir, menzil kısıtlaması olmayacaktır. Uzun menzilli silahların üretimi hem Ukrayna’da hem burada Almanya’da gerçekleşebilir. Bu ülkelerimiz arasında büyük potansiyele sahip yeni bir askeri-endüstriyel işbirliği biçiminin başlangıcıdır.” dedi.

Merz geçen hafta yaptığı açıklamada, Rusya içlerini vurabilecek füze kullanımı konusunda Ukrayna üzerindeki sınırlamaları kaldırdıklarını söylemişti. Almanya’nın Ukrayna’ya verdiği Taurus füzeleri üzerindeki kullanım sınırlamalarının kaldırılması, genel olarak savaşın büyütülmesi hamlesi olarak değerlendirildi. Merz, uzun menzilli füze üretimi konusundaki yeni anlaşmayı duyurarak Rusya’ya karşı el yükseltmiş oldu. Bu durum, Almanya’nın militarizasyonu sürecinde yeni bir sıçramaya işaret ediyor. Almanya Avrupa’nın en büyük askeri gücü olma hedefine doğru yeni adımlar atıyor. Bu noktada geçen hafta Alman Savunma Bakanı tarafından yapılan bir açıklamaya dikkat çekmek gerekiyor. Geçen hafta Ukrayna’ya yeni silahlar ve Patriot hava savunma sistemleri göndermeye hazırlandıklarını söyleyen Alman Savunma Bakanı, bunun için silahların üreticisi ABD’den izin ve Ukrayna ile değerli metaller üzerine bir anlaşmanın sağlanması gerektiğini belirtmişti.

Alman bakanın vurguladığı iki nokta önemli. İlk nokta, Avrupa ve Alman hükümetlerinin tüm militarizasyon hamlelerine rağmen silah üretiminde büyük ölçüde ABD askeri-endüstriyel kompleksine bağımlı olmaları. Ukrayna’ya yönelik silah yardımlarının önemli bir kısmını ABD şirketlerinden satın almak zorundalar ve alıyorlar. Yani Almanya ve Avrupa’da askeri-endüstriyel kompleksin bu konuda kat etmesi gereken epeyce yol var. Avrupa’nın Ukrayna savaşına daha fazla müdahil olması, ABD askeri-endüstriyel kompleksi için yeni siparişler ve daha fazla kazanım anlamına geliyor.

İkinci nokta, Ukrayna’nın sahip olduğu değerli metallerden ABD’den sonra Almanya’nın da payını almak için harekete geçmiş olması. ABD Trump’ın uyguladığı baskılar sonunda Ukrayna’nın değerli metallerine el koyma yolunda bir anlaşmayı geçen ay Kiev’e imzalattı. Anlaşıldığı kadarıyla Almanya’da kendi payını güvence altına alacak bir imza için Kiev’le kapalı kapılar ardında müzakereleri devam ettiriyor. Emperyalizmin vekalet savaşlarında hep olduğu gibi, Ukrayna sadece yüzbinlerce insanını, altyapısını kaybetmiyor, zenginlik kaynakları da emperyalist güçler tarafından kademe kademe yağmalanıyor.

Almanya’nın militarizasyonu hamleleri tüm dünya için büyük tehlikelerin habercisidir. Alman militarizasyonunun bir önceki basamağının yarattığı ağır sonuçlar henüz belleklerde canlıdır. O günlerde Avrupa’yı kan deryasına ve toplama kamplarını ölüm fabrikalarına dönüştüren yükselen Alman militarizmiydi, Hitler’in manyaklıkları değil. Emperyalizmin ideolojik aygıtları kitlelerin manipüle edilmesi, Alman militarizminin gizlenmesi amacıyla yaşananları Hitler’in manyaklıkları şeklinde sundu. Yükselen Alman militarizmiyle mücadele Avrupa’nın devrimci-ilerici güçlerinin öncelikli başlıklarındandır.

Paylaşın