Birleşik Devrimci Parti’nin aylık yayımlanan bülteni ‘Cemre’nin 4. sayısı çıktı.
Birinci sayfada kapak yazısı olarak “KRİZİN FATURASINI ONU ÇIKARTANLARA ÖDETELİM” başlıklı yazı yer alıyor. Bu yazıda krizin patronlar tarafından çıkarıldığı, kendi yüklerini halkın sırtına yıkmaya çalıştığı, sömürü düzenin artık tıkandığı ve sürdürülemez bir hale geldiği vurgulanıyor.
“Devletin temel gelir kaynağı vergilerdir. Patronlar vergi yükünün halkın sırtına yıkılmasını istiyorlar. ÖTV ve KDV arttırılacak, faizler yükseltilecek ve zorunlu tüketim mallarının fiyatları yükselecek. Bunun karşılığı iç piyasa daralırken küçük esnaf hızla iflasa sürüklenecek. Patronlar bu durumda üretimi ya azaltacak ya da topyekûn üretime ara vererek stoklarla yetinecek. Bunun karşılığını ise işçiler ödeyecek ya ücretsiz ve süresiz izne çıkarılacaklar ya da işten toptan kovulacaklar. Halkı bekleyen yoksulluk ve işsizlik olacak. Bu duruma ödenemeyen banka borçları ve kiralar eklenince haciz memurları kapıları çalmaya başlayacak. İşte patronların ve onların hizmetindeki sarayın krizden çıkış projesi budur.” İfadeleri yer alıyor.
Devrimci Partili Kadınlar’ın kaleme aldığı “HER HALDE TOPYEKÜN DİRENİŞTEYİZ” başlıklı yazıda ise OHAL ilanından sonra kadınların yaşadığı zulmün bilançosu vurgulanırken sorumlunun da erkek-devlet olduğu teşhir ediliyor. Öte yandan Flormar Direnişine de dikkat çeken yazıda yine erkek-devletin kolluk güçleri tarafından işçilerin taciz edildiğinin de teşhiri yapılmakta.
“Erkek-devlet kadınların örgütlü mücadelesinden korktuğu için kadınlara, kadın kazanımlarına ve grevlerine saldırmaktadır. Bu korkunun altında yatan neden ise aşikardır; iktidarlarını sarsıyoruz ve yıkacak olanlar da bizleriz. İrademiz kadın kurtuluş bilincimiz, gücümüz dayanışmamızdır!” denen açıklama; “Dünden bugüne “Vardık, Varız, Varolacağız” şiarıyla her halde mücadelemizden vazgeçmedik ve kazanımlarımızdan da vazgeçmeyeceğiz. Direneceğiz! Tek bedende toplandık erkek-devlete karşı ve haykırıyoruz; KURTULUŞUMUZ ELLERİMİZDE, KADINLARIN KURTLUŞU DİRENİŞTE!” ifadeleriyle son buluyor.
Gençliğin Devrimci Güçleri’nin kaleme aldığı “GENÇLİK MÜCADELEYE” başlıklı yazıda ise 11.Tez’e atıfta bulunarak “asıl olanın değiştirmekte” olduğunun altı çizilirken birleşik mücadelenin de vurgusu yapılıyor. “Mevcut sistem kendi varlığını kendinden olmayanlara baskı ve şiddetiyle konsolide ederken bu teröre maruz kalan işçi sınıfı ve ezilenler sisteme karşı devrimci bir mücadele pratiğini sergileyememektedir. İşçi sınıfının devrimci barutunu yitirmediğine göre-ki yitirmesi için üretim ilişkilerinin değişmesi gerekir- bu barutu ateşleyecek olan tetikleyici bir güce ihtiyaç vardır. Sınıf mücadelesi irili ufaklı devam etmekte, fabrika ve iş yerleri önünde direnişler hala sürmektedir. Birbirinden kopuk ve kendiliğinden gelişen bu direnişler bir potada toplanıp egemenlere karşı birleşik bir zeminde buluşmadan etkisini zamanla yitirecek ve kapitalizm içerisinde olduğu bu krizi daha kolay atlatma imkanı bulacaktır.” ifadeleri yer alıyor.
“GÜN İŞÇİLERİN BİRLİK GÜNÜDÜR!” başlıklı yazıda ise Türkiye kapitalizminin yaşadığı ekonomik krizin her geçen gün daha fazla kendini göstermekte olduğu vurgulanırken,
“İşbirlikçi tekelci oligarşinin sınıf egemenliği, emperyalizme göbekten bağımlı olması, yapısal krizlerin, bu krizlerin sonucu olan faturaların ve bu faturaların işçi sınıfının yaşamında yarattığı ağır yıkımların esas nedenidir. Ve dolayısıyla tüm bu durumdan tekelci sermaye oligarşisi sorumludur. KRİZİN FATURASINI PATRONLARA ÖDETTİRELİM!” ifadeleriyle son buluyor.
“FAŞİZME VE SERMAYEYE KARŞI MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM!” başlıklı arka kapak yazısında ise yakın tarih analizi yapılırken, “Dün olduğu gibi bugünde devlet sermayenin devletidir ve sermayenin ihtiyaçları ekseninde hareket etmektedir. Bu durumun en açık kanıtı yaşanan ekonomik kriz ve bu krize karşı sarayın çıkışı halkın sırtına yıkmayı hedefleyen önermeleridir. Ülke tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birisiyle yüz yüze kalmıştır ve bu krizin temel sorumlusu sermayenin işçi sınıfına azgın bir saldırısı olan neo- liberal politikalarıdır.” İfadeleri yer alıyor.
“Sosyalistler böylesi bir dönemi karışılmak derinleştirip krizi sermayeye karşı bir mücadeleye yönlendirmek açısından temelde işçi sınıfının devrimci sınıf partisini hedefleyen bir güç birliği oluşturmak üzere gecikmeden harekete geçmelidirler. Bu noktada solun tamamını kapsayan en geniş birliktelik arayışı ideal olan olmakla birlikte reel olan yan yana durabileceklerin bir güç birliği zemini altında ortak plan yapan planları ortak hayata geçirebilen ortak bir çatıda yan yan gelmesi daha makul görünmektedir. Kürt özgürlük hareketi ile işbirliğine açık bu işbirliğini derinleştirmeyi hedefleyen saraya ve kapitalizme karşı ezilen halkların ve işçi sınıfının ortak mücadelesini hedefleyen bir güç birliği için derhal harekete geçilmelidir.” Diyerek son buluyor.
