Umuttan yana arda kalan bir yanımızın yekpare olduğu günlerin orta yerinden aşındırarak çıka geldi onca kadın. Henüz kurumamış hüzünlerimizin üzerine kayda değer her şeyi fırlatıp yürüyen onca kadının, göğü selamladığı yerden başlıyoruz şimdi hayata. Pıhtılaşan kanın kendini akıttığı bez parçalarını bedeninden söküp atanların özgürlüğe dair çizdiği resme sığmayışı gibi geride kalanlar olarak hiç birimiz sığmıyoruz hayata.
Bir resim ki Demokratik Suriye Güçleri’nin geçtiği sokaklara soluk kattığı, IŞID’den, zulümden, barbarlıktan yana ne varsa söküp attığı bir resim. Yaşadığımız müddetçe tanık oluğumuz bu savaşımın sınırlarını bu kez bizimkiler çiziyor. Bizimkiler… Biz; tarih sahnesinde ezen ezilen çelişkisini yerle yeksan etme iddiasıyla kavgasını kuşananlar, patriyarkanın olanca hışmına karşın tek kurtuluşu kadın iradesinin var ettiği mevzilerde topyekûn savaşımda silahlarını erk iktidara çevirenler, biz Arin, Sibel, Heval, Ivana, Sevda, Eylem ve fularları rüzgâra tutuşan tüm kadınlar.
Bir tarafta savaşın ortasında sistematik bir şekilde işkence mahiyetinde bir yaşamı sürdüren, tecavüzcü çetelerin kıskacında kadınlar, havan toplarını, mermileri ninni edinen çocuklar. Evlerini geride bırakanların elekten geçirdiği hayat ise toplu bir kıyımın ta kendisi.
Hayata Destek Derneği tarafından Suriye’li mültecilerin yaşam mücadelesi çerçevesinde oluşturulan raporda çizelgenin başını çeken yoksun koşulların telafi faktörü yine kadınlar ve çocuklar olarak saptanmış. Türkiye özelinde Temmuz 2015’ten bu yana yüzde 64 artış gösteren mültecilerin yapılan araştırmada günlük yaşanan sorunları işsizlik, yoksulluk, istismar, ayrımcılık ve sosyal hizmetlere erişimin kısıtlı olması. Üretilen çözümler ise savaşın en çok kimleri vurduğunu işaret ediyor.Çocuk işçiliği tırmandırılırken tekstil, hizmet ve sanayi sektöründe görünürlük mülteci çocuklardan yana.
Sosyoekonomik kısıtlamalarda ise aile fertlerindeki kadınların gıda tüketimini kısıtladığı raporun içinde yer alıyor. Velhasıl kadınlar açlığında taşıyıcısı oluyor. 15 yaşının altındaki çocukların ise aile tarafından anlaşmalı evlilikle gelir sağladığı da biliniyor. Çocuk evliliklerinin meşru zemine indirgendiği bu coğrafyada rüzgârın kadınlardan yana esmediğinin hayatlarımızla tanıdığız oysa.
Şimdi bir yanı savaşla bir yanı yoksullukla kuşatılan kadınların mevzideki kadınlara, mevzideki kadınların Şengal dağlarındaki Ezidi kadınlara ve şimdi tüm kadınların bir başka kadının omzuna ihtiyacı var. Kader’den Arin’e, Sevda’dan Eylem’e değin uzanan kadın iradesi yerlerde terkedilmiş çarşafları seğir edecek. Yarındır ki bu yıkımdan zaferi getiren kadınlara ev sahipliği yapacak.Toprağa düşen Cemre baharı getirecek.