Cenk Ağcabay, Slider, Umut Yazıları

Trump Putin görüşmesi ve Ukrayna – Cenk Ağcabay

NATO toplantısının somut olarak ortaya koyduğu nokta, müttefiklerinden haraç isteyen bir ABD ve bu haracı vermemek için mırın kırın eden Avrupalı müttefikleridir.

New York Times gazetesinin manşet haberine göre, “Putin büyük bir zafer kazandı ama savaş alanında değil.” Gazete bu manşeti Trump’ın dün yaptığı bir açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin’le uzun bir görüşme gerçekleştirdiğini ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için iki ülkeden yetkililerin müzakerelere başlamasında mutabık kaldıklarını söylemesi üzerine attı. New York Times Amerika’nın Demokrat Parti yanlısı en etkili medya kuruluşlarından birisi. Ukrayna savaşında da katı NATO yanlılığıyla biliniyor. Trump dünkü açıklamasında bu bilgileri verdikten sonra, konuyla ilgili olarak Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i bilgilendireceğini de söyledi. Yani lütfedecek ve Zelenskiy’i ülkesi ve savaş hakkındaki bu önemli gelişme hakkında bilgilendirecekmiş.
New York Times’a göre, Trump, “Putin’e günümüz dünyasını nasıl gördüğünü özetleyen bir mesaj iletti.” Gazete bu mesajı şöyle formüle etti: “Rusya ve ABD, Ukrayna’nın kaderini doğrudan müzakere etmesi ve daha da ağır küresel meseleleri ele almaya devam etmesi gereken iki büyük ülkedir.” Trump’ın bu mesajı verdiği gün, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’de Brüksel’de NATO Savunma Bakanları toplantısından önce, ABD’nin Ukrayna’nın NATO üyeliği talebini kesinlikle desteklemeyeceğini açıkladı. Hegseth Ukrayna’nın “savaşta kaybettiği toprakları geri alma hırsının gerçekçi olmadığını ve savaşı uzatmanın daha fazla acıya yol açacağını” söyledi. Hegseth açıklamasında, “Açık olmak gerekirse, savaş sonrasında herhangi bir güvenlik garantisinin bir parçası olarak Ukrayna’ya ABD askerleri konuşlandırılmayacak.” vurgusunu da yaptı. Bu gelişmelerle aynı gün ABD’de Tulsi Gabbard’ın Ulusal İstihbarat Başkanlığı Senato tarafından onaylandı. New York Times haberinde, “Tulsi Gabbard’ın Putin’e olan sempatisinin yaygın olarak bilindiğini” vurgulamıştı. Ulusal İstihbarat, ABD’deki 13 istihbarat örgütünün üst organı konumunda yani New York Times’a inanılacak olursa, ABD’nin tüm istihbarat örgütlerinin tepesinde artık bir “Putin sempatizanı” oturacak.
New York Times’ın dikkat çektiği başka bir nokta, Trump’ın Zelenskiy’i aramadan Putin’le görüşmesiydi. Bu nokta önemli ancak aynı zamanda tam da emperyalist medya tekellerinin gizlemeye çalıştığı esas unsurun apaçık görünür hale gelmesiyle ilgili. Trump Ukrayna konusunda adımlar atmak istiyorsa, Putin’in kapısını çalmak zorunda olduğunu biliyordu, bölgesel vekili Zelenskiy’i neden arasın? Trump Putin’le görüştükten sonra vekili Zelenskiy’i de aradı. Zelenskiy görüşmeyle ilgili olarak, “Başkan Trump’a minnettarım. Barışa ulaşma fırsatları konusunda ABD’yle takım düzeyinde birlikte çalışmaya hazırız.” açıklamasını yaptı. Oysa henüz birkaç gün önce, Zelenskiy Putin’le barışın imkansızlığı üzerine konuşuyor, barışa giden yolun savaşı büyütmekten geçtiğini savunuyordu. Bu gelişmeler, yaşanılanın bir NATO Rusya savaşı olduğunun apaçık gözler önüne serilmesine neden oldu. ABD Ukrayna yönetimine soru dahi sormadan barış görüşmelerinin çerçevesini çiziyor, sonra savaşan ülkeyi bu konuda bilgilendiriyor. Zelenskiy’nin üzerine NATO tarafından yerleştirilen üniformayı çıkarıp Suriye’deki Ahmet el-Şara örneğinde olduğu gibi kravatlanması kuvvetle muhtemel.
AB üyesi ülkelerin siyasi kadroları Trump Putin görüşmesinden hiç memnun değil ancak yapabilecekleri çok fazla bir şey yok. Hayati bir süreçte ABD’nin kuyruğunda konumlanmanın şaşırtıcı olmayan sonuçlarıyla karşı karşıyalar. Brüksel’deki NATO karargahında konuşan ABD Savunma Bakanı Hegseth, Trump’ın Avrupa’dan Ukrayna’nın savunması için daha fazla mali ve askeri sorumluluk üstlenmesini beklediğini söyledi. Hegseth, Avrupa’nın güvenliği için Avrupa ülkelerinin daha fazla sorumluluk alması ve GSMH’nin yüzde 5’ini savunmaya ayırmaları gerektiğini de belirtti. Avrupa’nın “Ukrayna’ya gelecekteki ölümcül ve ölümcül olmayan yardımın ezici payını” sağlaması gerektiğini söyleyen Hegseth, Avrupalı devlet yöneticilerine verdiği bu mesajlarla Transatlantik ittifakının yaşamakta olduğu ağır sıkıntıları görünür kıldı. Hegseth’in bu açıklamaları yaptığı sırada, Amerikan Hazine Bakanı Scott Bensent Kiev’de Ukrayna yetkilileriyle ülkede bulunan nadir minerallerin ABD’ye devri için görüşmeler yapıyordu. Trump seçim kampanyası boyunca Ukrayna’ya yapılan ABD askeri ve mali yardımlarını sorgulamış, başkanlık koltuğuna oturduktan sonraysa, Ukrayna’ya 500 milyar dolarlık bir fatura çıkarmış, yardımların devamı için ülkede bulunan değerli nadir minerallerin ABD’ye devrini gündeme getirmişti.
Ukrayna yetkilileri askeri ve mali yardımın devamlılığını sağlamak amacıyla ülkedeki lityum ve titanyum madenlerinin işletmesini ABD şirketlerine bırakmak için çeşitli girişimlerde bulundu. Çeşitli ABD şirketlerinin oluşturduğu bir konsorsiyum madenlerin işletilmesi için teklifler hazırladı. Scott Bensent’in Ukrayna’ya somut bir anlaşma teklifiyle geldiği açıklandı. Amerikan basınının verdiği bilgilere göre, Ukrayna’da bulunan değerli nadir minerallerin ABD’ye devri için görüşmeler Biden yönetiminde bir yıl önce başladı. Yani bu Trump’ın yarattğı bir durum değil, Trump sadece kendi yordamıyla bunu yüksek sesle ve basın önünde ilan ediyor. Amerikan basınındaki yorumlarda, Trump’ın Ukrayna’da bulunan madenler hakkındaki açıklamalarının müphem olduğu vurgulanıyor. Bu madenlerin işletme haklarının ABD’nin geçmişte yaptığı yardımlara karşılık olarak mı yoksa yeni yardımlar için mi talep edildiğinin belirsiz olduğu vurgulanıyor. Eğer madenler geçmiş yardımlar için talep ediliyorsa, Ukrayna onca ağır kayıplara ve ülkenin uğradığı yıkıma bir de doğal zenginliklerinin kaybını ekleyecek. Bir NATO savaşı için tüm bunları kaybettikten sonra, NATO üyeliğinin söz konusu olmayacağı da bizzat ABD Savunma Bakanı tarafından ilan edildi.
Amerikan “müttefiki” olmanın ne anlama geldiği Ukrayna deneyimiyle birlikte daha da net görünür hale gelecektir. Bugün Brüksel’de düzenlenen NATO toplantısında konuşan Ukrayna devlet başkanı Zelenskiy, “Egemen bir ülke olarak biz olmadan hiçbir anlaşmayı kabul edemeyiz.” dedi. Avrupalıların da görüşmeler için masada bulunması gerektiğini belirten Zelenskiy, Trump’ın kendisinden önce Putin’le görüşmüş olmasının “tatsız” bir durum olduğunu söyledi. Savaşın başlamasıyla birlikte ABD önderliğinde geliştirilen Rusya’ya uluslararası izolasyon politikası bu görüşmeyle birlikte, doğrudan ABD başkanı tarafından sona erdirilmiş oldu. ABD’nin kuyruğuna takılmış olan Avrupa devletleri şimdi ciddi sıkıntılarla yüz yüze. Konuyla ilgili olarak Financial Times gazetesine konuşan bir Avrupa devlet yetkilisi, “ABD biz ateşkesi yaptık, gerisini siz temizleyin” diyebilir ve “AB’nin tek başına para, silah ve belki de sahadaki botlar açısından gerçekçi olarak sağlayabileceği şeylerin bir sınırı vardır. Amerikalılar savaşla ilgili büyük jeopolitik sorunlarda Avrupa’nın bir rolü olduğunu düşünmüyorlar. Trump bizi sadece para olarak görüyor.” diyor. NATO toplantısı öncesinde ortak bir açıklama yapan Avrupa devletleri, “Barış masasında mutlaka yer almaları gerektiğini” belirterek ABD’den barış masasında yer dilenmeye başladı. Dilenci konumuna düşmek Ukrayna sürecinde aldıkları ABD uşağı tutumun doğal ve kaçınılmaz bir sonucu.
NATO toplantısından sonra konuşan ABD Savunma Bakanı Hegseth, “Başkan Trump kimsenin Sam Amca’yı Enayi Amca’ya dönüştürmesine izin vermeyecek” diyerek Avrupalı müttefiklerine önemli bir mesaj daha verdi. Sam Amca’nın Enayi Amca olduğu kuşkusuz oldukça tartışmalı ancak ABD’nin bu hamlelerle Avrupalı müttefiklere “pamuk eller cebe” dediği de son derece açık. Eller cebe gitmezse, Avrupa devletleri üstesinden gelmeleri çok zor olan bir dizi sorunla karşı karşıya. Ukrayna savaşının ağır bütçesini karşılama, olası bir ateşkeste Ukrayna’ya barış güvencesi olarak yüksek miktarda asker yerleştirme gibi sorunlar şimdiden belirmiş durumda. Politik istikrarsızlık ve ekonomik durgunlukla boğuşan Avrupa ülkelerinin yeni sorunlar karşısında ne denli kırılgan olduğu herkesin malumu. ABD müttefiki olmanın ne büyük tehlikelerle birlikte yaşama anlamına geldiği beliren bu sahnelerle birlikte daha görünür oldu.
Ne Trump bir barış sevdalısı ne de Tulsi Gabbard bir Putin sempatizanı. Trump ve ekibi Amerikan emperyalizminin aşınan hegemonyasını yeni bir temelde tesis etmek isteyen politik seçeneğin önemli unsurları. Trump ve ekibinin masada en fazlayı alabilmek için bu süreçte Rusya üzerindeki baskıyı arttırması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Üç yıllık savaşın sonunda, Rusya ekonomisinin çökertilememesi, Rusya’nın Batı dışındaki dünyada tecrit edilememesi ve savaş alanında ortaya çıkan tablo masaya oturmayı zorunlu kılmıştır. New York Times’ın manşetinde vurgulanan, savaş alanında olmayan zafer bu gerçekliklere işaret etmektedir. Ukrayna savaşında pekiştiği düşünülen NATO ittifakının gerçek doğası da bu gelişmelerle daha görünür hale gelmiştir. NATO toplantısının somut olarak ortaya koyduğu nokta, müttefiklerinden haraç isteyen bir ABD ve bu haracı vermemek için mırın kırın eden Avrupalı müttefikleridir. Transatlantik ittifakında yaşanan bu kırılmanın derinleşmesi ve sert iç çatışmalar üretmesi kuvvetle muhtemel.

Paylaşın