Bizim Leyla küçülen bedeniyle insanlığı bizlere yeniden hatırlatmaya başlayalı bugün itibariyle tam 100 gün oldu, Tam 100 gün. Başta İmralı’da esir olan Sayın Abdullah Öcalan ve politik tutsaklar üzerinden ki tecrittin kırılması için bedenini açlığa yatıralı 100 gün.
Bu yazımda 100 günden defalarca bahsedeceğim örneğin yazıyı okuyan dostlar bir an dursun ve saysın sadece 100 e kadar. Uzun değil mi? Bir çırpıda söylenen her rakamın Leyla için açlıkla beraber gün olduğunu, yani 24 saat ve her saatin 60 dakika olduğunu hatırlayalım.
100 gün aç kalabilmek ancak mutlak bir inanç ve kararlılıkla olabilir. Bizim Leylanın direnişinin önünde saygı ile eğilmekten başka diyebileceğimiz bir şey yok. Onun çaktığı kıvılcım hem ülke içerisinde ki hapishanelerde hem de ülke dışında birçok noktada büyüyerek devam ediyor. Onlarca insan “Bizim Leyla yalnız değildir!” diyerek açlığa yatıyor. Bu direniş zalimin nefesini boğazında düğümler! Öyle de olacak.
Faşizm, karşında teslimiyeti reddedenlerin varlığını çoğaltacak. Buna tüm kalbimle inanıyorum ve biliyorum talepler kabul edilecek.
Peki, taleplerin kabul edilmesi ne anlama gelecektir?
Sadece tecritti mi durduracak bu direniş? Tabi ki değil, Faşizmin saldırgan haline bir “dur!” diyecek. Kötüye giden ekonomimiz, açlık ve yoksullukla sınanan halklarımız bir an nefes alacak ve faşizmin buzdan kalesi direniş ateşiyle erimeye başlayacaktır. İşçi sınıfının direnişlerinde halaylar daha gür söylenecektir..
Dedim ya bizim Leyla 100 gündür aç ve her geçen saat ölüme bir adım daha yaklaşıyor.
Bunu durdurmak yine bizim elimizdedir.
Söyleyin dostlar, ne yapsın bu Kürtler daha? Dili, kültürü yok sayılan bir halk, halkların kardeşliği ve onurlu bir yaşam için direndiği için nasıl terörist sayılabilir? Halkların seçtiği vekilleriyle siyaset yapmak için meclise girdiler tutsak edildiler! “Biz bir halkız!” deyip yerel seçimlerde belediyeleri kazanıp aldılar, oyları makamları kayyumlarla gasp edildi. “Birlikte yaşam, öz yönetim” dediler, devletin tankları şehirlerini yerle bir etti. Kürdüz dediler öldüler hem de insani bir ölümle de değil. Kürtler normal insanlar gibi bile katledilmediler.
Taybet anayı unutmadık, Ceylan’ı da; bedeni çıplak teşhir edilen Ekin Wan’ı da.
Türkiye’nin 3. Büyük partisinin genel başkanı dâhil binlerce çalışanı bugün zindanda.
Ve şimdi milyonlarca insanın “siyasal irade” olarak kabul ettiği Abdullah Öcalan’ın tecridinin kırılması için Bizim Leyla ile birlikte yüzlercesi açlığa yattılar.
Bizim Leyla 100 gündür direniyor!
Ey kardeş halklar, ne yapıyorsunuz! Sesiniz neden güç çıkamıyor!
Bizim Leyla bizimle her saniye özgürlüğün diliyle barışın nefesiyle direnişin sesiyle konuşurken onların ölümlerini beklemekten gayrı ne yapıyorsunuz?
Bizim Leyla ve açlık grevi direnişçileri için bulunduğumuz her yerde bir şeyler yapabilmemiz gerekiyor.
O sesi duyduğumuzu, o nefesten can aldığımızı o eylemi paylaştığımızı kendi dilimizce sokakta işte evde dağda yani yaşamın olduğu her yerde göstermeliyiz.
Ses verin! Orada kimse var mı? Varsa elini uzatsın!
Bizim Leyla sizi dinliyor, ses verin!