Cenk Ağcabay, Slider, Umut Yazıları, YAZARLAR

Ticaret anlaşması mı teslimiyet mi? – Cenk Ağcabay

Fransa Başbakanı François Bayrou yaptığı açıklamada, “Ortak değerlerini teyit etmek ve ortak çıkarlarını savunmak üzere bir araya gelen özgür halkların ittifakının teslimiyete boyun eğmesi kara bir gündür” dedi. Bayrou’nun “kara gün” dediği, ABD Başkanı Trump ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen’in İskoçya’da buluşup gümrük vergileri konusunda anlaştıklarını dünyaya duyurmalarıydı. Müttefikler gümrük vergileri konusunda anlaşmıştı, neden “kara gün” olsun?

Neden “kara gün” olduğunun yanıtı, Fransa’nın başbakanının “özgür halkların ittifakının teslimiyete boyun eğmesi” sözlerindedir. Fransa Devlet Başkanı Macron bu konuda sessiz, bir açıklama yapmadı. Alman Şansölyesi Merz açıklamasında, bu anlaşmanın “transatlantik ticari ilişkilerde gereksiz bir tırmanmayı” önlediğini, “potansiyel bir yıkıcı ticaret savaşını” engellediğini söyledi. İtalya’nın başbakanı Meloni de, anlaşmanın “yıkıcı sonuçlar yaratacak ticaret savaşını” engellediğini ifade etti.

Fransız Ticaret Bakanı Laurent Saint-Martin, AB’nin müzakereleri ele alış biçimini eleştirerek, Trump tarafından başlatılan bir güç mücadelesi olarak tanımladığı bu süreçte bloğun karşılık vermekten kaçınmaması gerektiğini söyledi. Saint-Martin, “Donald Trump sadece güçten anlıyor. Misilleme yapma kapasitemizi daha önce göstererek karşılık vermek daha iyi olurdu. Ve anlaşma muhtemelen farklı olurdu.” dedi.

Fransa Ticaret Bakanı bunun neden yapılamadığına dair bir şey söylemiyor. Fransa başbakanı AB’nin boyun eğdiğini açıkça dile getiriyor. Yeni anlaşmanın detayları belli olmaya başladı. AB’den ABD’ye satılan ürünlerin yüzde yetmişi artık yüzde on beş gümrük vergisine tabi olacak. Uçak yapımında kullanılan bazı parçalar, yarı iletken ekipmanları, bazı kimyasallar ve bazı tarım ürünleri yeni gümrük vergisinden muaf tutulmuş.

İtalya’nın finans tekeli UniCredit’ten yapılan açıklamada, “Bu AB için iyi bir anlaşma mı? Muhtemelen değil. Sonuç son derece asimetrik ve ABD’nin AB’den ithal ettiği mallara uyguladığı gümrük vergileri, AB’nin ABD’den ithal ettiği mallara uyguladığı gümrük vergilerinden çok daha yüksek seviyede kalıyor.” denildi. Almanya’nın Berengberg Bankası yöneticisi Holger Schmieding, “Anlaşma asimetriktir. ABD, AB’den ithal ettiği ürünlere uyguladığı gümrük vergilerinde önemli bir artışa gitmiş ve AB’nin daha fazla taviz vermesini sağlamıştır. Görünürdeki sıfır toplamlı zihniyetiyle Trump bunu kendisi için bir kazanç olarak iddia edebilir” dedi.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, bu anlaşmayı hiç hevesli olmadan desteklediğini söyledi ve ekledi: “Avrupa bu durumdan ders çıkarmalı, stratejik özerklik elde etme ve Mercosur bloğu da dahil olmak üzere diğer ülkelerle daha iyi ticari bağlar geliştirme planlarını iki katına çıkarmalı” dedi. Macaristan Başbakanı Victor Orban açıklamasında, “Bu bir anlaşma değil … Donald Trump, Von der Leyen’i kahvaltıda yedi, olan buydu ve bunun olacağından şüpheleniyorduk çünkü ABD Başkanı müzakereler söz konusu olduğunda ağır sıkletken, Bayan Başkan tüy sıklettir.” dedi.

Fransa’nın anlaşmadan memnuniyetsizliğinde bir dizi ihraç ürününün bu yeni gümrük vergilerinden etkilenmesi pay sahibi. Fransa’nın kozmetik ürün üreticilerini temsil eden meslek örgütünün başkanı Başkanı Emmanuel Guichard, daha önce ABD’ye girişte sıfır gümrük vergisi uygulanan Fransız kozmetik ürünlerinin artık yüzde 15 oranında vergilendirileceğini, bu durumun Fransız kozmetik endüstrisi için “önemli bir tehdit” oluşturduğunu ve 5.000 kadar istihdamı riske atabileceğini söyledi.

Almanya’nın önde gelen sanayi şirketlerini temsil eden bir grup yaptığı açıklamada, anlaşmanın ihracata dayanan Alman ekonomisi için “acı verici” sonuçlar yaratabileceğini belirtti. Alman Sanayi Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Wolfgang Niedermark, “Yüzde 15’lik bir tarife oranının bile muazzam bir olumsuz etkisi olacaktır.” dedi. Niedemark buna rağmen, en azından belirsizliğin sona ermesinin olumlu olarak kabul edilebileceğini söyledi.

Görüldüğü gibi, Avrupa’nın önemli kapitalist kurumları, bazı AB ülkesi yöneticileri anlaşmanın kendi çıkarlarına hizmet etmediğini bu açıklıkla ifade ediyor. AB kendi üyelerinin çıkarlarına hizmet etmeyen bu anlaşmayı neden imzaladı? Bu soruyu yanıtlarken, anlaşmanın ilan edildiği toplantıdan basına yansıyan görüntülere işaret etmek gerekiyor. Toplantı sonrasında açıklamalar yapılırken, Trump’ın yanında oturan AB Komisyonu Başkanı Von Der Leyen’in elleri dizlerinde, Trump’ı kızdırmaktan çekinen hali sosyal medya mecralarında en fazla yer bulan ögeydi. AB karar alıcılarının karakterini çok iyi yansıtan bu görüntüler soruya verilecek yanıtın önemli bir ögesini oluşturuyor. Bir gazeteci Von Der Leyen’e, Avrupalı otomobil üreticilerinin Trump göreve gelmeden önce yüzde 2,5 olan gümrük vergilerinin yüzde 15’e çıkmasına karşı nasıl bir tepki göstereceklerini sordu. Leyen daha da kötüsünün olabileceğini ama olmadığını söyledi.

AB’nin Ticaret Komiseri Maros Sefcovic Brüksel’de anlaşmayı savunmak için basın karşısına geçtiğinde şu ifadeleri kullandı: “Bu sadece ticaretle ilgili değil. Bu güvenlikle ilgili. Ukrayna’yla ilgili. Bu mevcut jeo-politik dalgalanmalarla ilgili. Burada size içerideki odada konuşulan her şeyi anlatamam. Size sadece ticaretle ilgili konuşulmadığını söyleyebilirim.” Eurasia Group Avrupa Genel Müdürü Mujtaba Rahman konuyla ilgili olarak, “Avrupa’nın ticaret konusundaki tepkisi, diğer jeopolitik alanlardaki tepkilerden endişe duymasaydı, temelde farklı olurdu.” diyerek meselenin özüne işaret etti. Avrupa müttefiki ABD’nin başına sardığı Ukrayna meselesi nedeniyle ödemesi gereken haraç miktarını arttırmak zorundaydı.

Trump bu anlaşmanın kapsamı içinde, AB’nin ABD’den 750 milyar dolarlık enerji ürünleri alımını ve Amerika’ya 600 milyar dolarlık yatırım yapılmasını bağladıklarını duyurdu. Trump 750 milyar dolarlık alımın kendisinin iktidarda olduğu üç yılda tamamlanacağını da söyledi. AB geçtiğimiz yıl ABD’den 80 milyar dolar civarında enerji ürünleri alımı yapmış. Yani bu anlaşmaya göre, önümüzdeki üç yıl içinde en az üç kat fazla alım yapması gerekiyor AB’nin. ABD’nin 2024 yılı toplam enerji ihracatı 330 milyar dolar. Trump AB’nin alımlarıyla ABD’nin enerji ihracatını önümüzdeki üç yılda neredeyse iki katına çıkarmak istiyor. Maros Sefcoviç yaptığı konuşmada, enerji konusuna da değindi ve şunları söyledi: “AB’nin 2027 yılına kadar Rus enerji arzını aşamalı olarak keseceği göz önüne alındığında, Avrupa’nın sadece LNG değil, petrol ve nükleer de dahil olmak üzere sağlam, konsolide ve güvenilir enerji arzına ihtiyaç duyacağı çok açıktır.” dedi.

Yani AB ticaret şefi, Rus enerjisini bırakmakta kararlıyız, dolayısıyla ve pahalı da olsa müttefikimizden almak zorundayız, diyor. Trump anlaşmayla ilgili konuşmasında, AB’ye çok silah satacaklarını ve bundan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Bu noktada, hemen herkesin üzerinde ortaklaştığı noktaya dikkat çekilmelidir. Trump ABD’ye, kendi taraftarlarına satabileceği bir “zaferle” döndü. Enerji ve silah tekelleri keyifli, müttefikleri Avrupalıları içine çektikleri Ukrayna tuzağının kazanımlarını topluyorlar. Ukrayna’ya giden silahların ağırlıklı kısmını artık AB ödüyor. Üzerine enerji ürünleri satışını katlıyorlar, Avrupa’dan ithal ettikleri ürünlere yüksek tarifeler uyguluyorlar. AB aman müttefikimiz ABD kızmasın, ittifak bozulmasın diye ne istiyorlarsa veriyor. Bu noktada, var olanın bir ittifak değil vassallık olduğunu belirtmek gerekir.

Amerikan vassalı Avrupa yönetici seçkinleri, ödedikleri haracı kendi emekçi halklarından çıkarmak için vakit kaybetmeden harekete geçecektir. Patron ABD’ye ödene haracın genişleyen boyutları, Avrupa emekçileri üzerindeki sömürü kıskacının sertleştirilmesini zorunlu kılıyor. Bunun anlamı, Avrupa’da sınıf mücadelenin keskinleşmesi, emekçi halk sınıflarının kendi çıkarları doğrultusunda harekete geçmesinin zeminin oluşmasıdır.

Paylaşın