Cenk Ağcabay, Slider, Umut Yazıları, YAZARLAR

Gazze’de yeni manda yönetimi mi? – Cenk Ağcabay

Beklenen buluşma gerçekleşti. Trump ve Netanyahu uzun bir görüşme sonunda Beyaz Saray’da basın karşısına çıktı. Trump bir anlaşma planı hazırladıklarını ve Netanyahu’nun bu planı kabul ettiğini açıkladı. Gazetecilerden soru alınmayan toplantıda, Trump, “militan grup Hamas’ın şartlarını kabul etmemesi halinde İsrail’in Hamas’ı yok etmek için tam desteğine sahip olacağını” söyledi. Netanyahu da Trump’ın sözlerine uyumlu olarak, “Sayın Başkan, Hamas sizin planınızı reddederse veya sözde kabul etmişlerse ve ardından buna karşı koymak için her şeyi yaparlarsa, İsrail işi kendi başına bitirecektir.” dedi. Netanyahu kısa konuşmasında, bu planla “savaş hedeflerine ulaşıyoruz” sözleriyle memnuniyetini dile getirdi.

Netanyahu ve Trump Filistin halkına ya teslimiyet ya daha büyük katliamlar seçeneklerini sundu. Tabii hep olduğu gibi buna “barış” diyorlar. Böylesi numaraların alıcısı çok. Basın toplantısının üzerinden çok geçmeden, Katar, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır dışişleri bakanları ortak bir açıklama yaparak, Başkan Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirmek için gösterdiği “samimi çabaları” memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler. Trump konuşmasında, Arap ülkelerinin Gazze’yi askerden arındırmaya karar verdiklerini söyledi. Filistin devletini geçen hafta tanıyan Fransa’nın devlet başkanı Macron’da, Başkan Trump’ın bölgede ateşkes önerisini memnuniyetle karşıladığını, “İsrail’in de bu temelde kararlı bir şekilde hareket edeceğini umduğunu” söyledi.

Amerikan basını Amerikan planının tam metnini yayınladı. Planın ilk maddesi şöyle formüle edilmiş: “Gazze, komşularına tehdit oluşturmayan, radikalleşmeden arındırılmış, terörden arındırılmış bir bölge olacaktır.” Terör ve radikalleşme işgale ve sömürgeciliğe karşı direniş anlamına geliyor ve açık olarak görülüyor ki, temel hedef Gazze’de direnme eğiliminde olan herkesin teslim alınması. Planın başka bir maddesinde bu durum şöyle ifade ediliyor: “Tüm rehineler geri döndükten sonra, barış içinde bir arada yaşamayı ve silahlarını teslim etmeyi taahhüt eden Hamas üyeleri affedilecek. Gazze’den ayrılmak isteyen Hamas üyeleri, kabul eden ülkelere güvenli geçiş imkânı sağlanacak.” Gazze’de direniş sona erdirilecek ve dileyenler kendilerini kabul edecek ülkelere geçebilecekmiş. Ya kabul etmezlerse? Plan açık, direnişi seçenler daha büyük operasyonlarla cezalandırılacak.

Trump konuşmasında, “Planım yeni bir uluslararası gözetim kurumu, bir barış kurulu kurulacak. Bu kurul ABD yetkilisi tarafından gerçekleştirilecek, diğer ülkelerin de kurulda olacak, İngiltere Eski Başbakanı iyi bir insan, diğer insanlar daha sonra açıklanacak, ben hariç her kes bu kurulda olmak istedi.” dedi. Planda bu kurul ve işlevi hakkında şunlar ifade ediliyor: “Bu komite, nitelikli Filistinliler ve uluslararası uzmanlardan oluşacak ve yeni bir uluslararası geçiş organı olan “Barış Kurulu” tarafından denetlenecek ve gözetlenecektir. Barış Kurulu başkanlığını Donald J. Trump üstlenecek ve diğer üyeler ile devlet başkanları, aralarında eski Başbakan Tony Blair’in de bulunduğu, daha sonra açıklanacaktır.”

Verilen bilgilerden anlaşılan, Gazze’ye İngiltere’den ve başka yerlerden yöneticiler getirilerek bir yönetim organı kurulacak ve bu yönetim organı doğrudan ABD başkanına karşı sorumlu olacak. Arada “nitelikli” siz işbirlikçi anlayın Filistinliler’de bu organ içinde yer alacak.

Peki bu tam olarak ne anlama geliyor? Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Ortadoğu’yu işgal eden İngiliz ve Fransız emperyalizmleri, yaptıkları anlaşmalar sonucunda bölgeyi nüfuz alanlarına ayırmış ve sömürgeleştirmişlerdi. İngiltere’nin sömürgeleştirdiği parçalardan birisi Filistin’di. Sömürgeleştirdikleri parçalarda Manda Yönetimi adı altında yeni devletler oluşturmuş, yeni yönetim aygıtları örgütlemişlerdi. Filistin Manda Yönetimi’nin başına İngiltere’den getirilen Siyonist Herbert Samuel Yüksek Komiser olarak atanmıştı. Filistin’i uzun yıllar yöneten Herbert Samuel, Siyonistlere tanıdığı ayrıcalıklar ve Filistin halkına düşmanlığı nedeniyle büyük tepki toplamış, isyanlar gelişmişti. Filistin halkı Manda yönetimine karşı ciddi mücadeleler vermişti ancak Samuel ve diğer kadroların Siyonizm yanlısı tutumu İsrail’in kuruluşuna giden sürece ciddi katkılar sunmuştu.

Trump’ın Gazze planı esas olarak günümüz koşullarına uyarlanmış bir yeni Manda Yönetimi’ne denk düşüyor. Trump’ın konuşmasında, “İyi bir insan” dediği eski İngiliz Başbakan Tony Blair’in Manda Yönetimi’nde etkili bir konumda olacağı anlaşılıyor. Bir kaç gün önce İsrail basınına sızdırılan bir Gazze Planı taslağında da Blair’in Gazze’de önemli bir konumda olacağı belirtilmişti. Başbakanlığı döneminde Amerikan emperyalizminin Irak işgaline askerleriyle birlikte katılan Tony Blair Ortadoğu halklarının nefret ettiği bir isimdir. Geçmişi geleceğine dair çok şey anlatmaktadır ama İsrail basınına sızan taslak belgedeki bazı unsurlar açıklayıcıdır. Taslakta vurgulandığına göre, kurulacak idari organda ekonomik işleyiş için görüşlerine başvurulacak milyarderler ve “nitelikli Filistinliler” bir araya gelecek. İlk yıl için 90 milyon dolarlık, ikinci yıl için 134 milyon dolarlık ve üçüncü yıl için 164 milyon dolarlık bir yönetim bütçesi öngörülüyor ancak bu rakamlar yeniden kuruluş için gerekli parayı kapsamıyor. İsrail basınına yansıyan taslakta, kurulacak idari organda Amerika’nın tanınmış finans baronlarından Marc Rowan’in ismi bulunuyor. Mısır’ın teknoloji ve telekomünikasyon tekellerinin sahibi milyarder Nagib Sawiris’in da taslakta ismi geçiyor. Trump’ın ilk başkanlık döneminde ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini yapan David Friedman’da taslakta ismi geçenlerden. Friedman İsrail’de görev yaptığı dönemde, Siyonist yerleşimcilerin yasadışı yayılışını desteklemesiyle tanınıyor.

Gazze’de kurulmak istenen yeni Manda Yönetimi İsrail’in çıkarlarının korunması ve direnişin bastırılması temel görevlerini yerine getirecektir. Trump’ın konuşmasında, Arap devletleriyle yaptığı görüşmelerde planının coşkuyla desteklendiğini özellikle belirtmesi ve ardından gelen açıklamalar bölgenin işbirlikçilerinin bu süreçte aktif bir rol alacağına işaret ediyor. Trump konuşmasının başında, plana destek veren ülkelere teşekkür ederken işbirlikçilerin rolünü açık olarak gösteren şu ifadeleri kullandı: “Katar’ın emri inanılmaz bir insan, Birleşik Arap Emirleri tamamen içindeydi, müdahil oldukları bir durumdu, müzakerelere katıldı. Ürdün kralı bizimleydi, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan benim bir dostum, güçlü ve iyi bir adam. Endonezya Cumhurbaşkanı harika bir lider, kendisi bizimleydi. Bazıları telefonla ulaştı. Pakistan Başbakanı da bizimleydi başından beri. Bu anlaşmaya inandıklarını açıkladılar.” Manda Yönetimi Filistin halkı destekçisi olduğunu iddia eden bu emperyalizm uşaklarının aktif desteğiyle kurulmaya çalışılacak.

Netanyahu toplantının ardından yayınladığı sosyal medya mesajında, “Tarihi bir ziyaretti. Hamas’ın bizi tecrit etmesi yerine, biz durumu tersine çevirdik ve Hamas’ı tecrit ettik. Şimdi Arap ve Müslüman dünyası da dahil olmak üzere tüm dünya, Başkan Trump ile birlikte belirlediğimiz koşulları kabul etmesi için Hamas’a baskı yapıyor. İsrail Savunma Kuvvetleri bölgenin büyük bir kısmında kalıyor. Bir şey söyledik: Bir Filistin devletine kesinlikle karşıyız. Başkan Trump da bunu söyledi; bizim tutumumuzu anladığını söyledi. Ayrıca BM’de böyle bir adımın terör için büyük bir ödül ve İsrail devleti için bir tehdit olacağını belirtti. Ve elbette, buna razı olmayacağız.” Netanyahu gerçekliği olanca açıklığıyla böyle anlattı.

İsrail’in Haaretz gazetesinin görüştüğü bazı Filistinli kaynaklar plan hakkında konuştu. Filistinliler, Trump planıyla oluşturulacak yönetim aygıtının, “Gazze üzerinde kalıcı bir yönetim kurabileceğinden ve savaş bittikten sonra bile askeri operasyonların ‘güvenlik tehdidi’ kisvesi altında yeniden başlayabileceğinden” duydukları kaygıyı dile getiriyor. Planda İsrail silahlı kuvvetlerinin çekilmesi konusunda bir netlik bulunmadığını belirten kaynaklar, bu durumun İsrail’e daha geniş bir alan açtığına inanıyor. Bugüne dek yaşadıkları deneyimlerden edindikleri bilgilerin, İsrail’in bu anlaşma maddelerini kullanarak çekilmeyi yıllara yayabileceğini söylüyorlar. Bunlar onlarca yılın işgal deneyiminden çıkan haklı sorgulamalar. Hamas yetkililerinin de, “İsrail’in garantili geri çekilmesi, askeri müdahaleye son verilmesi ve Gazze’de bir Filistin hükümetinin kurulması” noktalarında ısrarcı olduğuna haberde yer veriliyor.

Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinin ne tür sonuçlar yaratacağı hakkındaki tartışmalar sürüyor ama Erdoğan’ın Trump’ın Gazze planı hakkındaki tutumu önemli bir göstergedir. Tayyip Erdoğan işbirlikçi tutumuna uygun olarak yeni Manda Yönetiminin coşkulu bir savunucusudur. Netanyahu’ya eleştiriler yöneltip ona en önemli hizmetleri sunmak onun ayırt edici vasıflarındandır. Hamas yöneticilerinin ifade ettiği üç nokta planda yer almamaktadır ve Erdoğan ve diğer işbirlikçilerinin temel görevi Hamas’ı bu plana ikna etmektir.

Paylaşın