Cenk Ağcabay, Gündem, Umut Yazıları

Biden Kazanmış Sevinmeyelim mi? – Cenk Ağcabay


Sevinmeyelim.

Washington Post müjdeyi verdi. Trump’ın “beyaz kabinesine karşı Biden Amerika’nın çeşitliliğini yansıtan bir kabine hazırlıyor. Biden tüm Amerikalıların başkanı olacağını söylemişti ve şimdi bunu yapıyor.” Biden Amerika’nın çeşitliliğini yansıtan kabinesini hazırlarken, Trump yönetiminden iktidarı devralma sürecini yönetecek geçiş ekibini açıkladı.
Biden’ın açıkladığı ekibin Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) sorumlu olan bölümünün esas olarak, savaş kışkırtıcısı “düşünce kuruluşları” ve askeri-sınai kompleksle olan bağlantıları dikkat çekiyor. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi isimli savaş kışkırtıcısı “düşünce kuruluşu” ekibe 3 üye vermiş. General Dynamics, Raytheon, Northrop Grumman, Lockheed Martin gibi silah tekellerinin sağladığı fonlarla çalışan bu “düşünce kuruluşu” emperyalist saldırganlığı gür bir sesle savunmasıyla tanınıyor.

Bu “düşünce kuruluşu” silah tekellerinin yanı sıra ABD’nin çeşitli devlet organlarından, Suudi Arabistan’ın petrol tekeli Aramco’dan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden ciddi finansman sağlıyor ve onlar için Amerika’da lobi çalışmaları yapıyor.

Yeni Amerikan Güvenliği adını taşıyan bir başka “düşünce kuruluşu” ekibe 2 üyesini verdi. Bu kuruluş savaş kışkırtıcısı faaliyetleriyle tanınıyor ve temel finansman kaynağı aynı silah tekelleri. Bu kuruluş Kamala Harris’in Başkan Yardımcılığı kampanyasına danışmanlık hizmeti sunmuş.
Pentagon ve İç Güvenlik Bakanlığı tarafından fonlanan meşhur Rand Corporation ekibe 3 üye vermiş. Biden’ın ekibini açıklamasının ardından, Biden’ın kampanyasına destek veren “sol” çevrelerde ciddi bir hayal kırıklığı yaşanmış. Küresel Adalet İttifakı’ndan Ramon Mejia, “Biden onu bu pozisyona kim getirdi, unuttu mu” diyor. Savaş yanlısı ve şirket çıkarlarını temsil eden isimlerle yapılacak bir başlangıcın “umutsuz bir girişim” olacağını söylüyor.

Biden’ın kabinesinde yer alması muhtemel isimler arasında eski CİA yöneticileri Avril Haines ve Mike Morrell dikkat çekiyor. İsmi muhtemel kabine üyeleri arasında yer alan Michele A. Flournoy, silah sanayi yöneticilerinden ve New York Times’ın ifadesiyle, “bu tercih Biden’ı destekleyen ilericileri kızdırabilir.” Flournoy Savunma Bakanı olursa bir ilk yaşanacak, ilk kez bir kadın Pentagon’u yönetecekmiş.

Pentagon’u yönetmeye aday isimlerden bir diğeri Irak savaşında bir çatışmada helikopteri düştüğü için 2 bacağını kaybeden bir kadın komutan. Komutanın ismi Tammy Duckworth. Senatör olan Duckworth daha önce Obama yönetiminde görev yapmış.

Pentagon’u yönetmek için ismi geçenler arasında en fazla şans tanınan, daha önce İç Güvenlik Bakanlığı’nda üst düzey yöneticilik yapan Jeh Johnson. Jeh Johnson Pentagon’u yönetmeye başlarsa, o da ilk siyah Savunma Bakanı olacakmış. Biden’ı destekleyen ilericileri rahatsız edecek bir özelliği varmış, Lockheed Martin adlı silah tekelinin yönetim kurulu üyeliğini yapıyormuş.

Dış işleri Bakanlığı için ismi geçen üç isim arasında bulunan Anthony Blinken, daha önce Dışişleri Bakan yardımcılığı yapmıştı. Trump’ın tüm politikalarına New York Times gazetesindeki köşesinden muhalefet eden Blinken, Trump Suriye yönetimine ait bir hava üssünü vurma emri verdiğinde, onu ilk kez kutlamıştı.

Bu bakanlık için ismi geçen diğer bir isim Susan Rice. Rice daha önce ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yaptı. O da savaş yanlısı yaklaşımlarıyla tanınan bir isim. Bakanlık için ismi geçenlerden Chris Coons Biden ailesine yakınlığıyla tanınıyor. Onu şanslı kılan yan Cumhuriyetçilerle yakın ilişkilere sahip olması. Senato çoğunluğunu koruyan Cumhuriyetçilerle uyumlu bir yönetim oluşturma arzusu şansını artırıyormuş.
Önceki yazımızda, BlackRock adlı finans-kapital grubunun Biden kabinesi üzerinde ciddi bir nüfuzu olacağını ekonomiyi yönetmeye aday isimler üzerinden göstermiştik. Bu yeni bilgiler, Garp cephesinde yeni bir şey olmadığını gösteriyor.

Olabilir miydi?

Amerika’da derinleşen yoksulluk, sefaleti, ırk ayrımcılığına duyulan büyük öfke, geçtiğimiz aylarda gelişen büyük eylemlerle gözler önüne serildi. Büyük öfkeden beslenen eylemler ne yazık ki, kimlik siyaseti aracılığıyla savaş suçlusu Finans-Kapital hizmetkarı Biden’ın seçim kampanyasının yakıtına dönüştü.

Ramon Mejia, Biden’ın tercihleri karşısında duyduğu hayal kırıklığını dile getiriyor pek çok Biden destecisi “solcu” gibi. Daha çok hayal kırıklığı yaşayacaklarını belirtmek gerekir. Finans-Kapitalin has siyasi temsilcisinin kuyruğuna takılıp, halkı sahte umutlarla aldatmanın günahı bu “solcuların” sırtındadır.

Trump geçtiğimiz günlerde Savunma Bakanı Esper’i görevden aldı. Pentagon yönetiminde önemli değişiklikler yaptı. Liberal basın ve Biden çevresi bu değişiklik üzerine çeşitli yorumlar yaptı. Trump’ın bu hamlesinin Afganistan’dan asker çekme projesini hızlandıracağı korkusunu taşıyan liberal basın ve Biden çevresi; böylesi bir hamlenin yanlışlığını anlatmaya başladı.

Şaka değil, “solcuların” desteklediği ekibin en büyük korkusu, ABD’nin dışarıdaki askeri varlığının azaltılmasıdır. Trump’ın Pentagon yönetiminde önemli iki noktaya yaptığı atamalar şikayet konusu. Atanan iki eski general, Afganistan’daki Amerikan askeri varlığına karşı çıkan isimler.

Biden, Foreign Affairs dergisinin Mart-Nisan sayısına yazdığı bir yazıyla dış politika vizyonunu açıkladı. Yazının başlığı, “Neden Amerika Yeniden Öncülük Etmelidir/Trump’tan Sonra Amerikan Dış Politikasını Kurtarmak” idi. Trump Amerika’yı Yeniden Büyük Yapmak sloganıyla koltuğa yerleşmişti. Biden, Amerika’yı Yeniden Öncü yapacak.

Biden NATO’nun Amerikan güvenliği için taşıdığı önemi anlatıyor NATO ittifakını güçlendireceğini belirtiyordu. Amerika’nın dünyanın en büyük askeri gücü olduğunu ve bunu sürdüreceğini dile getiren Biden, iktidarının ilk yılında “özgür dünyanın temsilcileriyle Küresel Demokrasi Zirvesi” düzenlemeyi vaat ediyordu. Küresel Demokrasi Zirvesi, “küresel tehditlere” karşı keskin ve sert yanıtlar vermeyi amaçlayacak. “Rusya’nın saldırganlığına karşı” koymak için “özgür dünyanın ittifakı” güçlendirilecek.

“Dünya henüz kendini yeniden organize edememişken” diyordu Biden, “Amerika 70 yıldır hem Cumhuriyetçi hem Demokrat yönetimler altında yaptığı gibi, kuralların yazılmasında öncü rolünü oynamaya tekrar dönmelidir.” Trump Amerikam emperyalizminin aşınan hegemonyasını yeniden tesis etmeyi vaat etmişti. Görüldüğü gibi, Biden’da farklı ifadelerle aynı şeyi vaat ediyor.

“Rusya Kuzey Pasifik’te Provokasyonlarını Yükseltiyor” imiş. Liberal New York Times’ın anlatımına göre, Rusya Alaska kıyılarında Amerika’ya ait olan bölgede avlanan Amerikalı balıkçıları taciz ediyor, o bölgede savaş uçakları uçuyormuş. Balıkçılar, Rusya’nın tacizleri nedeniyle, “istila mı ediliyoruz” sorusunu sormaya başlamışlar.

Amerikan Ordusunun Alaska’daki birimlerini yöneten General David Krumm gazeteye yaptığı açıklamada, değişen bir iklimden söz ediyor, bölgedeki askeri birimlerin “daha fazla eğitim, ekipman ve yatırım” gereksinimi duyduğunu belirtiyor. “Yapmamız gereken” diyor, “kavgaya hazır olmak ve kendimizi savunmak”.

Alaska’daki Rusya provokasyonları iddiaları, Biden yönetiminde sık duyacağımız sözler olmaya adaydır. Savaş suçlusu Finans-Kapital hizmetkarından bir “faşizm karşıtı” çıkarmak ancak liberal solun başarabileceği bir mucize idi. Mucize başarıldı. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Amerikan emperyalizminin aşınan hegemonyasını askeri baskı yoluyla yeniden tesis etme girişimlerinin Rusya ve Çin’e odaklandığı son Amerikan Ulusal Güvenlik Belgesi’nde ifade edilmişti. Biden yönetimiyle birlikte mızrağın sivri ucunun Rusya’ya yöneleceği belirginleşiyor.

*Bu yazı Sosyalist Kritik’ten alınmıştır.

Paylaşın