Umut Yazıları

Cemre’den yazılar: Faşizme karşı omuz omuza 1 Mayıs’a (2. Sayı)

Ülke frenleri boşalmış rampa aşağı giden bir kamyon misali, cehennemi bir geleceğe sürükleniyor. AKP iktidarı elinde tutmak, Saray faşizmini kalıcılaştırmak adına gözünü budaktan sakınmadan baskı ve zulmü bütün topluma yayıyor. Sandıktan istediği sonucu çıkarmayı garanti altına alacak bir seçim süreci işletiyor. Baskı toplumun en küçük hücrelerine kadar etkisini gösteriyor, ülke hızla çürüyor. Cehennem vicdansız bir dünyayı tarif ediyorsa, toplumsal vicdan ağır yaralar alarak adım adım tükeniyor.

Çocuklara saldırıyorlar. Kadınları rabia işaretleri yaparak katlediyorlar. İşçileri öldürüp kendileri için yemek parası bile olmayan tazminatları ödeyerek sokaklarda geziyorlar. Yağma ve talan en küçük hücreye kadar yayılıyor, zengin daha zenginleşirken yoksullar sefaletin dibinde sürünmeye mahkûm ediliyor. Mahkemeler Saray’ın emir kulu haline gelmiş, medya satın alınmış, sokak teslim olmuş durumda. Genel ve derin bir karamsarlık toplumun tamamına yayılırken üniforma giymiş Reis ülkeyi sonu gelmez bir savaş sürecine katmak için her yere saldırmaya başlamış bulunuyor.

Düşman Hukukuna Diz Çökmeyeceğiz!

Verili ekonomik politik sisteme karşı gelen herkesin düşman olarak nitelendirildiği, normal vatandaşların sahip olduğu haklardan ve özgürlüklerden mahrum bırakıldığı ağır şartlar ve özel kanunların uygulandığı sisteme “düşman hukuku” denir. Saray, kendisinden olmayan herkesi düşman ilan ederken sözlerine ve yaptıklarına itiraz eden, onu eleştiren herkese düşman hukuku uyguluyor. Bunun somut örneklerini yaşayarak öğrenmeye devam ediyoruz. Boğaziçi Üniversitesi, Saray’ın kafasındaki yaşam tarzı ve biat kültürüne teslim olmadığı için önce rektörü görevden alındı sonra öğrencileri düşman ilan edilerek gözaltına alınıp okulla ilişikleri kesilmeye başlandı. Saray açık bir dille “Bunların okuma hakkı yok” diyerek ülkedeki bütün muhalif kitlelere düşman gözüyle baktığını söylemiş oldu. Yetinmedi, kendisinden olmayan herkesin sürgün edileceğini ima eden “biletlerini keselim” açıklamasında bulundu. Kabul etmek gerekir ki bundan sonra bu çeşit saldırılar artarak sürecektir. Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nin kapatılması ve matbaasına el konulması örneği de göstermiştir ki; bu ülkede Saray’a itiraz eden herkes düşmandır. Muhalefetin can ve mal güvencesi ortadan kalkmıştır. Grev yapan işçi düşmandır. Kendisine dayatılan taciz, tecavüz ve köleleştirilmiş yaşama itiraz eden kadın düşmandır. İşine sahip çıkan kamu çalışanı, geleceğine sahip çıkan öğrenci, özgürlükleri savunan gazeteci, barışı savunan akademisyen, halkın taleplerini dile getiren siyasetçi düşmandır. Ülke tüm muhalefet için bir esir kampına dönüştürülürken esirlere savaş ve düşman hukuku dayatılmakta, onlardan ya bu hukuka uymaları ya da çekip gitmeleri istenmektedir.

Saray’ın düşmanlaştıran bu saldırısını boşa düşürmek, ancak toplumsal muhalefetin bir bütün olarak faşizme karşı çıkmasıyla mümkün olacaktır.

Toplumsal Hayat Boğulmak İsteniyor

Kadına yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Kazanılmış bütün haklar ortadan kaldırılmaya çalışılırken, kadınlar sosyal ve siyasal hayatın dışına iteklenmek, eve hapsedilmek, erkek devlete ve egemenliğine boyun eğdirilmek isteniyor. En son mecliste kadınların tiyatro sahnesinde bile bulunamayacağı iddia edilmiş, sanatçı kadınlar tiyatro sahnesinden indirilmiştir. Her gün televizyonlardan ve gazetelerden kadınlara karşı saldırgan bir dil adım adım bütün topluma kendini dayatırken, sosyal hayat da aynı şekilde kadına kapatılmakta, toplum neredeyse yukarıdan aşağıya devlet eliyle yeniden şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Kadınları hedef alan vahşi erkek saldırısı her gün yeni cinayetler işleyerek, yeni tecavüz ve cinsel saldırılara imza atarak tırmanmaya devam ederken; Saray’ın emrindeki mahkemeler erkek saldırılarını meşrulaştıracak kararlara imza atmaktadır. Örgütsüz ve dağınık kitleler bir yandan toplumsal baskının öte yandan fiili terörün baskısı altında ezilmek isteniyor. Kadınları hedef alan saldırı, Kürt işçilere linç saldırıları, Alevilere Maraş’ı, Çorum’u hatırlatan uygulamalarla yöneliyor. AKP-MHP ittifakının gelecek planında kadının, Alevi’nin, Kürt’ün yeri yoktur. Ülke Saray marifetiyle bir cehennem yerine çevrilirken ateşe ilk atılanlar kadınlar, Kürtler ve Aleviler olacaktır.

Umudu Büyütmek İçin 1 Mayıs’a!

Umudu yitiren toplumlar çürümeye mahkûmdurlar. Saray; toplumun direnme, yan yana gelme ve değiştirme umudunu ortadan kaldırarak kendi küçük azınlığıyla bütün toplumsal yaşamı denetim altına almak ve yönetmek istiyor. Olası bir erken seçimle bir daha iktidarı bırakmamak üzere olağanüstü hali yasalaştırıp, olağanlaştırılmış bir OHAL yönetimiyle, yani iki dudağının arasına ve keyfine sıkışmış düzenlemelerle ülke servetini yağmalamak, yoksul çocuklarını savaşlar altında kırdırmak, tüm muhalefeti düşmanlaştırıp, toplumsal yan yana durma imkânlarını ortadan kaldırmak, katliamlara yaslanarak iktidarını kalıcı kılmak istiyor. Saray savaşlara mecburdur. Savaş yoksulluğun, kadın cinayetlerinin, çocukları hedef alan tecavüz saldırılarının, haksızlığın ve adaletsizliğin üstünü örten en kalın örtüdür. Vatan adına Saray’ın çıkarları için yoksul çocuklarının ölüme gönderilmesidir. Vatan adına vatanın yağmalanması, bir avuç zenginin daha zengin olması için milyonların açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmasıdır. Vatan adına çıkarılan savaş, vatandaşın zararınadır.

Saray iktidarda kalabilmek için savaş hukukuna yaslanmak istiyor. Barış halkların yan yana gelmesi, işçinin milliyetçilikle dağlanan gözünün açılması, kadının başını kaldırması, yoksulun hesap sormak için zenginin karşısına dikilmesi demektir. Barış, umudun büyütülmesi demektir. 1 Mayıs, işçinin, barışın, umudun bayramıdır. Saray’a diz çökülmeyeceğinin, yüzbinlerin zulme ve devlet terörüne teslim olmayacağının gösterisidir. 1 Mayıs kendini çaresiz ve umutsuz hisseden milyonlara, umudun dimdik ayakta olduğunun gösterilmesidir. Umudu büyütmek için 1 Mayıs’a!

Faşizme Dur Demek İçin 1 Mayıs’a!

Ülkenin bir cehennem yerine dönmesi güncel bir tehdittir. Vatanın halklar hapishanesine dönüşmesi, yıllarca yan yana yaşamış kardeş halkların düşman haline getirilmesi, kazanılmış bütün hakların ortadan kaldırılması, ülkenin patronlar için cennet, işçilerin cehennemi haline getirilmesi, çocukların geleceğinin elinden alınıp onurlarının yok edilmesi, uzun zorlu ve karanlık bir geleceğin bir kâbus gibi işçinin, kadının, Kürt’ün, Alevi’nin ve ötekileştirilmiş ve itiraz eden bütün toplumsal grupların üzerine çökmesi güncel bir tehdittir. Faşizm güncel ve yakın bir tehdit olarak işçi sınıfı ve ezilen halkların karşısında dikilmektedir.

Faşizmin durdurulması, cehennemin kapılarının kapatılması, Saray’ın yıkılması ancak omuz omuza bir mücadeleyle mümkündür. Halklar omuz omuza verirse, işçiler, kadınlar ve tüm toplumsal muhalefet omuz omuza verirse, direnenler, diz çökmeyenler, dövüşenler omuz omuza verirse, Saray’ın ve faşizmin sonu gelmiş demektir.

Devrimci Parti, işçi sınıfı ve bütün ezilen halkları 1 Mayıs meydanlarında buluşmaya, faşizme karşı omuz omuza mücadeleyi büyütmeye çağırıyor.

 

Paylaşın