Gündem

Mimarlar Odası’ndan deprem raporu: Depremden etkilenen illerdeki yapı stokunun yarısı 2001 sonrası inşa edildi

Mimarlar Odası deprem raporu hazırladı: İmar affı ile kaçak ve deprem dayanıklılığı denetlenmemiş olan yapılarda yaşamlar teşvik edildi. Güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme belge düzenlenmiş

Mimarlar Odası’ndan deprem raporu: Güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme belge düzenlenmiş. Mimarlar Odası deprem raporu hazırladı: İmar affı ile kaçak ve deprem dayanıklılığı denetlenmemiş olan yapılarda yaşamalar teşvik edildi. Hasar tespit çalışmalarına ilişkin çekinceler bulunuyor. Depremden etkilenen illerdeki yapı stokunun yarısı 2001 sonrası inşa edildi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası, 6 Şubat’ta yaşanan ve 10 kentte yıkıma neden olan depremlerle ilgili hazırladığı raporu yayımladı. Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu tarafından oluşturulan heyetin, 11-16 Şubat tarihleri arasında yaptığı inceleme ve tespitler ışığında “Mimarlar Odası 6 Şubat 2023 Depremleri Tespit ve Değerlendirme Raporu” hazırlandı.

Ekim 2022’de meclise sunulan yeni imar affı düzenlemesi teklifine değinilen raporda, 2018 yılında ilan edilen imar affına ilişkin şu veriler sıralandı:

3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı için 26 milyar 151 milyon 389 bin 263 TL yapı kayıt belge bedeli alınarak yurttaşlara riskli yapıları kullanma izni verilmiştir. Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme belge düzenlenmiştir.

‘İddia edildiği gibi 1999 öncesi değil’

Raporda şu hususlara yer verildi:

Resmî veriler incelendiğinde depremden etkilenen illerdeki yapı stokunun büyük bir kısmının iddia edildiği üzere 1999 öncesi inşa edilmediği; yıkılan veya hasar gören yapılarda 2001 ve sonrasında inşa edilen yeni yapı oranının yaklaşık yüzde elli olduğu anlaşılmaktadır.

Gecikme yaşandı

Yaşanan depremlerin ardından bölgede etkilenen yerleşim alanlarının tamamında; arama kurtarma, beslenme, barınma ve sağlık hizmetleri, hasar tespit, enkaz kaldırma çalışmalarında gecikme yaşandığı bilinmektedir.

Afet sonrası acil müdahale ve ardından yürütülmesi gereken iyileştirme süreçlerinin; görevli kurumlar arası koordinasyon ve planlama eksikliği nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği ve kayıpların arttığı gözlemlenmiştir.

Depremden etkilenen illerde İçişleri Bakanlığı tarafından Koordinatör Valiler görevlendirilmiştir. Ancak bu görevlendirmelerin, afet sonrası çalışmalarda yetki, görev ve sorumluluk karmaşasına neden olduğu görülmüştür.

‘Barınma hizmetlerinde aksamalar yaşandı’

Deprem sonrası, afetten etkilenen tüm illerde barınma, beslenme, temizlik ve sağlık hizmetlerinde aksamalar yaşandığı bilgisi alınmıştır. Acil ve geçici barınma yerleşimlerinin kurulamaması veya yetersiz kalması nedeniyle barınma ihtiyacının giderilemediği görülmüştür.

‘Enkaz kaldırma çalışmaları denetimsiz yapıldı’

En çok yıkımın yaşandığı ve ağır hasar gören Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya başta
olmak üzere depremden etkilenen kentlerin ve kırsal yerleşimlerin tamamında enkaz kaldırma
çalışmalarının denetimsiz biçimde yeterli donanım ve gerekli makineler sağlanmaksızın
sürdürüldüğü görülmüştür.

Hasar tespit çalışmalarına ilişkin çekinceler bulunuyor

Hasar tespit çalışmalarına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca oluşturulan ekipler bölgede çalışmalara başlamıştır. Ancak bu ekiplerin, çok sayıda yapının hasar tespitlerinin hızlı ve kısa sürede tamamlanması hedefiyle mesleki uzmanlık alanları ve deneyimler kapsamında sağlıklı biçimde oluşturulamadığına ilişkin çekinceler bulunmaktadır.

TOKİ konutları zamanında teslim edememişti

TOKİ eliyle üretilecek konutlara dair planlama, yer seçimi, konut sayısı ve altyapı çalışmalarına ilişkin hangi verilere dayalı olarak çalışma yapıldığı açıklanmamaktadır.

Yaklaşık 200 bin konutun 1 yıl içerisinde yapılacağı duyurulmasına karşın Bakanlık verilerine göre; 2020 Elazığ depreminden sonra, Elazığ’da yapımı planlanan 24 bin 963 konuttan, 3 yıl içerisinde ancak 21 bin 140’ı tamamlanabilmiştir. Benzer şekilde, 2020 İzmir depreminde evleri yıkılan ve ağır hasar gören vatandaşlar için TOKİ tarafından yapımı planlanan 5 bin 61 konuttan, 2022 yılı sonuna dek ancak 2 bin 245’i tamamlanabilmiştir.

İmar affı kapsamında 290.929 yapı kayıt belgesi düzenlenmiş

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin etkilediği 10 ilde; imar affı kapsamında 290.929 yapı kayıt belgesi düzenlenmiş; yurttaşların imar kurallarına aykırı, kaçak ve deprem dayanıklılığı denetlenmemiş olan yapılarda yaşamaları teşvik edilmiştir. Depremlerin ardından bölgede yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; depremlerin etkilerinin Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da daha yoğun yaşandığı gözlenmiştir. Bu kentlerde ise bölgede imar affı kapsamında düzenlenen yapı kayıt belgelerinin %43’ünün, 126 bin yapı kayıt belgesinin, bu illerde verildiği görülmektedir.

Afet verileri dikkate alınmaksızın yapılan imar planları

Bölgede yapılan gözlem ve incelemeler kapsamında, kentsel alanlarda yaşanan yapısal hasarların
başlıca nedenleri geçmişte yaşanan deprem hasarlarına benzer biçimde;

-Afet verileri dikkate alınmaksızın yapılan imar planları ve plan tadilatları,
-İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmesi, imar kurallarına aykırı proje ve uygulamalar, kaçak yapılar
-Tarım arazilerinin ve taşıma kapasitesi düşük zeminlerin yapılaşmaya açılması,
-Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanması,
-Mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliği ve denetim eksikliği,
-Yapı-zemin ilişkisinin kurulamaması, yapının yüküne uygun olmayan zeminlerde inşaat yapılması,
-Yüksek katlı yapılarla yapı yükünün artırılarak zemin-yapı ilişkisinin bozulması,
-Zemin sıvılaşması,
-Uygun temel seçimi yapılmamasından kaynaklanan hasarlar,
-Sismik yükleri dikkate almayan mimari ve taşıyıcı sistem tasarımlarının yapılması,
-Hatalı malzeme seçimi, işçilik ve uygulamalar,
-Düşük beton kalitesi,
-Düz donatı kullanımı ve yetersiz donatı sayısı,
-Gereken önlemler alınmadan asmolen ve kirişsiz döşemelerin kullanılması,
-Kullanım sürecinde yapılan müdahalelerden oluşan hasarlar,
-Yapıların giriş-zemin katlarında yer alan ticari fonksiyonlar (market, galeri, ofis vb işlevler) nedeniyle yapılan tadilatlar, geniş açıklıklar, asma katlar ve farklı kat yükseklikleri nedeniyle yumuşak kat ve kısa kolon etkisinin oluşması,
-Bitişik yapı düzeninde gerekli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle çekiçleme etkisinin ortaya çıkması,
olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kaynak: Gazete Karınca

Paylaşın