Che Guevara, Arjantin’den diğer Latin Amerika ülkelerine doğru yola çıktığında adaletsiz, eşitsiz bir dünyanın farkına varmış ve özgürlüğün, devrimlerin arayışı içerisinde ”devrim nasıl yapılır?”ı arıyordu. Gittiği her yerde özgürlük gücünün taşıyıcısı oldu. Küba’da Fidel ile tanışarak özgürlük gücünü Küba halklarının özgürlüğüne, devrimine dönüştürdü. Asla özgürlük gücünden vazgeçmedi ve devrim rüzgarını başta tüm Latin Amerika olmak üzere estirmeye devam etti. Bolivya dağlarında ölümsüzleşirken Che Guevara, onun özgürlük ve devrim tutkusu tüm dünya devrimcilerinin enerjisine dönüştürmeye, heyecanını yükseltmeye devam etti. Che’nin izinde şehirlerde, dağlarda genç devrimciler bu sefer sadece Latin Amerika’da değil tüm dünyada Che’leştiler, özgürlük gücü olmaya başladılar.
1968’de başlayan ve tüm dünyayı saran gençlik hareketlerinin direnişinde, cesaretinde Che’yi görmek mümkündür. Che’nin 67’de verdiği son nefes dünya devrimcilerine yeni bir yol gösterici umut olmuştur. Che’yi takiben Türkiye’nin lise sıralarında özgürlük gücünü sırtlayan Necdet Adalı, Türkiye işçi sınıfı ve ezilen halklarının kurtuluşunu örgütlemek için yola koyuldu. Lise sıralarında başlattığı genç ve militan mücadelesini Adalı, sıra askeri diktatörlüğün önüne çıkarttığı idam sehpasına geldiğinde Che’nin izinde olmanın sorumluluğunu idam sehpasını tekmeleyerek gösterdi. Adalı’nın başı dik çıktığı ve gözünü kırpmadan tekmelediği idam sehpası, 12 Eylül darbesi karşısında direnişin, cesaretin ve yıllardır süren gençliğin devrimci mücadelesinin özgürlük gücü oldu.
Che’nin, Adalı’nın ve nice devrimcinin on yıllar önce ortaya koymuş oldukları devrimci mücadeleleri, Özgürlük Güçleri’nin ruhunu, cesaretini, tutkusunu bu tarihsellik içinde örgütlemiştir. Özgürlük Güçleri savaşçıları aynı inanç ve kararlılıkla Che ve Adalı olmuşlardır. Bedreddin’den Aziz’e, Ulaşlardan Mehmet Ali Kasırga’ya yeni Che ve Adalılar devrim ve sosyalizm bayrağını yere düşürmeyenler oldular.
Bugün AKP-MHP faşizmi karşısında devrimci mücadele ancak Che ve Adalı netliğinde, cesaretinde zafere ulaşabilir. Özgürlük Gücü’ne ancak bu netlik ile ulaşılabilir.
Lise sıralarından, üniversite kampüslerine, fabrikalara, atölyelere, gece kondu mahallelerine uzanan öğrenci, işçi-işsiz gençliğin faşizmin saldırıları karşısında örgütlenmesi, özgürlük gücünün farkına varmaları, dur durak bilmeyen, soluksuz bir devrimci mücadelenin sonucu olabilir. Faşizmin kuşatmasının işçi sınıfı ve ezilenler üzerindeki baskısı ancak bu örgütlülük çalışmasının sonucunda kırılabilir.
Faşizm karşısında örgütlenmesi gereken bu örgütlülüğün militanlığı; statükocu, kendini aşamayan, aşmakta zorlanan ortamı parçalamalı, gençliğin dinamik gücünü, Özgürlük Gücü’ne dönüştürerek örgütlemelidir. 15-16 Haziran işçi direnişine milatanlığını veren bu dinamik yapı, kendi tarihselliğinde bir kez daha üzerine düşen rolü faşizmi ezebilmek için oynamalı, Özgürlük Güçleri’nin felsefesi ile buluşmalı, kuşanmalıdır.
Che’den Adalı’ya Özgürlük Güçleri hiçbir yerdeyken, her yerde olmaya devam edecektir. Özgürlük Gücü şimdi aklında, yüreğinde ve ruhunda faşizmin karşısında savaşmaya hazır hale gelmelidir.
Sen Değilsen Kim? Şimdi Değilse Ne Zaman?
Che’nin ve Adalı’nın Yolunda Özgürlük Gücü’nü Kuşan!
Bir Özgürlük Gücü Savaşçısı
Kaynak: komungucu1.com