Seçtiklerimiz

Çocuk İstismarı Karşısında Kimsin ? – İsmail Güldere

“Seni diğerlerinden farksız yapmaya

Bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada,

Kendin olarak kalabilmek,

Dünyanın en zor savaşını vermek demektir

Bu savaş bir başladı mı?

Artık hiç bitmez!”

E.E.Cummings

Toplum ve insan kopmaz bir bağ ile birbirinin aynası işlevindedir. İnsandaki işçilik, toplumdaki zanaati, toplumdaki işçilik de insandaki zanaati gösterir. Bu etkileşim, yüzyıllar boyu bu şekilde sürekliliğini korumuş, sistemler inşa etmiş ve iktidar olan güç ile çelişkisinde yeni toplumları örgütlemiştir. Ancak geçen yıllarda hakim toplumsallaşma iktidar gücünün biçimine göre örgütlenmiştir. Bu örgütlenmenin bugünkü adı kapitalizmdir ve kapitalizme karşı örgütlenen toplumsal dinamiklerde yeni bir toplum yaratma çabası içerisindedir. Bu karşı karşıya duran toplumsallaşmada çelişki en üst seviyeye doğru ilerlemektedir. Peki, biz bu toplumsallaşmanın neresindeyiz?

Bir kişinin sınıfsal konumu, kimliği, cinsiyeti, dini,o kişinin kapitalist toplum içerisindeki yerini, ekonomik durumunu, ezilmişliğini vb. şeyleri anlatabilir. Ancak bir kişinin o toplumda yaşananlara müdahale etmesi, direnmesi o kişinin gerçekten yaşayan bir canlı olduğunu anlatır. Gören, duyan, konuşabilen bir canlı.

Kapitalizm bir vahşet toplumu yaratmıştır. Yalanlar, hileler, sömürü, ötekileştirme hepsi bu sistemde de kendini biçimlendirmiş ve korumuştur. Aynı zamanda bu sistem içinde yaşayan tüm insanları da biçimlendirmiştir. Kapitalizmin içinde yaşıyoruz fakat dönen bir çarkı olmak zorunda değiliz. İşte tam burada sormamız gereken soru şu; biz kimiz?

Bu soruyu Ümraniye’de bulunan Kur’an kursunda istismara uğrayan çocukların haberini aldığımız andan itibaren koyalım ortaya ve haberi daha geçmişten aldığımız binlerce çocuk istismarından önceye koyalım.

Hissettiklerimiz darmaduman bir ruh hali yaratabilir ancak yaşananlar karşısındaki sessizlik Türkiye’ yi çocuklara yönelik cinsel istismarda dünyada 3. sıraya yükseltir. AKP iktidarı tecavüzü meşrulaştıran, çocuk yaşta evlilik yasasını hazırladı. Daha çok vakıf, öğrenci yurdu, Kur’an kursu, “dindar bir nesil” için açılır. Devletin bütçesi buralara aktarılır.

Bu tablo istismar karşısındaki sessizliğinden büyür, kapitalist toplumun işleyişine diz çökmek, çark olmaktır.

Ensar Vakfı’nda onlarca çocuk istismara uğradığında onbinlerce insan sokaklarda olamamıştı. Ancak Ensar Vakfı’na ait binlerce dernek, vakıf, büro geceler boyu ya ateşe verilmiş ya da kullanılamaz hale getirilmişti. Bu bir eylem biçimiydi. Ve çocuklara yönelik istismara bir isyandı.

Ensar Vakfı’ndan sonra, daha bir çok vakıfta, yurtta ve en son duyabildiğimiz, açığa çıkabilen Ümraniye’deki kursta, çocuk istismarı yaşandı.

Şimdi toplumdaki yerimizde ya da rolümüzde kim olduğumuzu tekrar sorgulamanın zamanıdır. Bu kadar çok çocuk, kapitalizmin dümenini eline almış AKP iktidarının, desteklemeleri ve teşvikleriyle istismar edilmeye devam mı etsin? Artık bu gidişe dur demek için toplumda hangi konumlanma içerisinde olduğunun bir önemi yok, insan mısın, yaşıyor musun? Görüyor, duyuyor ve konuşuyor musun? Sen ses çıkardığında, kendin olmaya başladığında çığ düşecek, fırtına kopacak, bu kapitalist, faşist AKP iktidarı yıkılacak!

Paylaşın