Yan yana gelmeliyiz ama neden? Zayıf olduğumuz için mi? Mevcut veya klasik yan yana gelme metotları ortaya ‘güçlü’ bir odak çıkartabilecek yönlere sahip mi? Güçlülük nicel ve nitel koordinatlı bir parabolün ne yanına düşer? Açıkçası klasik birleşik mücadele formları (ittifak değil) öznelerin nicel toplamları seviyesinde bir ‘güçlülük’ yaratmaktan dahi uzaktır. [Devamını Oku…]
Etiket: Ali Saydam
Masumiyet-Mağduriyet-Meşruiyet diyalektiği – Ali Saydam
Çelişkiler kesinleşmekte, suni denge kırılganlaşmaktadır. Düzen siyasetinin muhalefetteki kesimi, bir yandan kitlelerdeki hoşnutsuzluğu derleyip toparlayarak kendi iktidar yürüyüşüne eklemlemeye çalışıyor, diğer yandan ise hoşnutsuzluğun yarattığı sıkışma halinin, düzen-dışı infilaklara dönüşmemesi için elinden geleni yapıyor. İdeolojik bir operasyon hali mevcut… Mücadelenin kendisi, mağduriyet-masumiyet-meşruluk triosundan müteşekkil ideolojik bariyerler arasında ehlileştirilmek, eritilmek isteniyor. [Devamını Oku…]
Ezilenlerin afyonu olarak bilim – Ali Saydam
Zizek, “… bilim ve din yer değiştirmiştir” der. Her ne kadar “bilimin kendisinden” değil, “bir ideolojik kurum olarak işleyişinden” bahsediyoruz desek de, “bilimin kendisi” denen şeyin çoktan buharlaşıp buharlaşmadığı da ayrı bir tartışma. Din dediği de, esasen “egemen dinden” ibaret. Korona virüs süreci bir tablo ortaya çıkarttı. Bu tabloda “bilim” [Devamını Oku…]
Kavganın parçası olarak düzenin ‘suçluları’ – Ali Saydam
Batman, Gotham City’yi “suçtan” arındırmaya çalışıyordu – artı değer sömürüsünden, yani hakiki soygundan ibaret servetine bakmadan… Bane ise hapishanelerin kapısını açarken “bizim ordumuz hazır” diye mırıldanıyor ve kurduğu halk mahkemesinde şehrin zenginlerini ve diğer egemenlerini mahkum ederken, tüm veballeri de onların boynuna yüklüyordu-haklı olarak! Elbette Hollywood’un ideolojik dalavereleri neticesinde Bane’in [Devamını Oku…]
Devrimci Politikaya Kara Düzen Bir Bakış-Ali Saydam
Devrimci politikanın zor bağlamında katledilen mesafe, taktik değil stratejik bir kazananımdır. KSD retoriğinde zor, siyasal mücadelenin alelade taktik bir unsuru olarak ele alınıyordu ve ‘’ devrim konjonktüründe siyasal mücadele taktiği ‘’ olarak paradoksal bir sınırlandırılmaya maruz bırakılmış haldeydi. Paradoksal diyoruz çünkü mücadeleyi devrim konjonktüre taşıyacak asli unsurlarından biri yok sayılmaktayken, [Devamını Oku…]